Ney’sen O’sun
Saliha Toy
Bir çift yürek ki, yeşil kubbeye pervâne; bir ruhta erir de artık tekleşirler. Ve Ney ki kâmil insanın sembolüdür. Ney olmak bir anlamda olmamaktır. Ya Selam, ya Selam! Dinle Ney’den ki en güzel Kelamdır. Ney der ki: “ben Hakkın gizli sırlarını söylerim.” Ve sırrı feryadındadır Ney’in. O’na aşina ruhlara nağmedir inleyişi. Uzak değildir feryadından sırrı; lakin, yoktur her gözde onu görecek nur ve dahi her kulakta onu işitecek kudret. Zira ney gibi bir zehir ve panzehirdir o; ayinedir hüsnü hakikati, varlıktan yokluğa bir delil.
İnsan, Hakk’tan ayrı düştüğü için feryad etmektedir. Ayrılık acısının farkına vardığı anda yaşıyor demektir. Özünden koparılan herkes, onunla yeniden birleşeceği zamanın hayaliyle yaşar. Ya Vedud, ya Vedud! Bir de ud terennüm eder nağmelerini tel tel. Ne de hoş durur o teller yan yana hizada! Lakin Ney’ce karışmaz nefes boşluğa. Varlıktan yokluğa. Ne beden ruhtan arındırılmıştır ne de ruh bedenden. Sadece hiç kimsenin ruhu görmesine izin verilmemiştir hakikati elzem .‘’Ruhumdan bir sır üfledim’’ kelamıyla hayat bulmuştur kalp. Ve Ney’den üflendikce nefes, kurtulur darağacından her nefs.
Yok olamamanın ah’ıdır Varlık. Kayıtsız şartsız bir yokluk.. ‘’Benim sesim kendimin değildir, bana üfleyenin benden duyulan nağmeleridir’’ diyen Ney’ce bir yokluk. Ya Kayyum, Ya Kayyum… Varlığı ezelden ebede kaim olana ram olunca Nefes, nağmeler kıyam ve beka olur, ve dahi sırr-ı kayyumiyetin tecellisiyle huzur bulur. Mübeşşirattır hani arta kalan. En güzel rüyadır, baki olan. Ayet olur her nefs, üflendikce varlıktan yokluğa her nefes. Ney ki arafta durur da titretir perdeleri. Boğumlarından O’nca haller çözülür düğüm düğüm. Ses, seda olur nefes bişnevden ikraya üflenen.. Rahmani bir nağmedir Ney. O’nu tefekkürle usulca üflenen bir hüzündür. Ney’ce bir hazan iklimini solumakta isen, ney’sin sen. O’nca bir özge edadır Ney, ve bir Aşk-ı Hüda..