“ İnsan ”
Filiz Konca
İnsan süfli, düşüklükler aleminin değil ulvi, yücelikler aleminin varlığıdır. İnsan meleklerin secde ettiği Adem”in neslinden olup yeryüzünde Allah”ın halifesidir. İnsan en üstün ve en güzel ahsen-i takvim üzere yaradılmıştır. İnsanoğlunun maddi ve manevi bütün zerreleri sünnet-i seniyyeleri yaşamaya ve yaşatmaya muhtaçtır. Erlik makamında bulunabilmek, kıytırık , eciş bücüş hallerden kurtulabilmek için de sünnet-i seniyyelere yapışmak ve hayatımızın her alanında uygulamak gereklidir. Sünnet-i seniyyelere sarılan nurlanır.
Hz. Ömer (r.a.) bir gün Şam”a gitmek üzere ashab-ı kiramdan bir grup ile yola çıktı.Bir deveden başka bir şeyi yoktu.
Kölesi Muğire ile nöbetleşe deveye biniyordu. Bir saat kadar kendisi biniyor, kölesi deveyi çekiyor, sonra bir saat kadar köle biniyor, Hz.Ömer deveyi çekiyordu. Allah”ın hikmeti, tam Şam”a yaklaştıklarında deveye binme sırası Muğire”ye gelmişti. Ashab-ı kiram, Hz.Ömer”e deveye kendisinin binmesinin uygun olacağını söylediler.
Hz.Ömer de:
-Nöbet Muğire”nindir.Benim deveye binme nöbetim geçti, buyurdu.
Ashab-ı kiram:
-Bugün Şam”a gireceğiz.Şehrin ileri gelenleri sizi atları üzerinde karşılayacaklar.Onların karşısında yaya olmanız münasip olmaz.Lütfedin de ricamızı kabul edin,dediler.
Hz.Ömer; bu sözden huzursuz olup:
-Hala bu evhamdan kurtulamadınız mı? İslam dininin yüceliğini böyle mi anladınız. Bize İslam”ın şerefi yetmez mi? İslam”dan daha üstün ve şerefli bir şey var mıdır? Hak Teala bu izzeti ve devleti bize ihsan eylemiştir.İslam tacını başımıza, Resulullahın (s.a.v.) şeriat hırkasını sırtımıza, kelime-i şehadeti dilimize, Kur”an-ı Kerim”i kalbimize koymuştur.İslam”ın kıymetini anlamışız. Halka at ile elbise ile gösteriş yapmanın ne kıymeti vardır.Yalnız Resul-i Ekrem”in ümmeti olmak şerefi size yetmez mi, diye cevap verdi.
Allah”tan başka bir şeye tapanlar o taptıkları şeyin altında kalmalarını mı bekliyorlar? Güven aramak için peşine düşülen şeylerin bizzat kendileri güvene muhtaçtırlar. Ölüm istediği şeyi bizde bulmalıdır. Bize verilen sonsuz nimetlerle maksadımız iman ve ahiret olmadığında hayvanların seviyesine bile ulaşılmaz.
Hz Mevlana şöyle der:
Ey kardeş, Bir olan Allah”a ve Hz. Muhammed”e yapış da ten Ebu Cehil”inden kurtul!
Allah”ın lütufları, Mustafa (a.s.)”a vaatlerde bulundu da dedi ki “Sen ölsen bile bu din, bu iman ölmez.
Senin kitabını, mucizeni ben yüceltirim; Kur”ân”dan bir şey eksiltmeye, O”na bir şey katmaya yeltenen kişiye ben engel olurum.
Ben seni iki cihanda da korurum. Sözünü kınayanları terk eder; onları hor, hakir bir hale koyarım.
Hiç kimse Kur”ân”ı değiştirmeye kudret bulamaz; O”na ne bir şey ilâve edebilirler; ne O”ndan bir şey eksiltebilirler. Sen, benden daha iyi bir koruyucu arama!”
(Ey Ahmed!) kim senin sofrandan başka bir sofraya giderse bil ki şeytan, onunla aynı kâseden yemek yer.
Kim senin komşuluğundan kaçarsa şüphe yok ki, ona şeytan komşu olur.
Bu devir, senin devrindir. Çünkü Kelîm olan Musa bile daima senin zamanını arzuladı.
Musa, senin devrinin parlaklığını, o devirdeki tecelli sabahının zuhûrunu gördü de:
“Yarabbi, o ne rahmet devri; o devir, rahmetten de ileri; o devirde güzellik var.
Musa”nı denizlere daldır da Ahmed”in devrinde çıkar!” dedi.
Ahmed, ümmetler “Yarabbi” desinler diye dünyada nice putlar kırdı.
Ahmed”in çalışması olmasaydı sen de ataların gibi puta tapardın.
O”nun ümmetler üzerindeki hakkını bil! Başın, puta secde etmekten, bunu bilesin diye kurtuldu.
İncil”de Mustafa (a.s.)”nın, o peygamberler serverinin, o safâ denizinin adı vardı.
Sıfatları, şekli, savaşı, oruç tutuşu ve yemek yiyişi anılmıştı.
(Bir) Hıristiyan taifesi, o ad ve o hitap kendilerine ulaştığı zaman sevap için;
O yüce adı öperler; o lâtif vasfa yüz sürerlerdi.
Onlar, Ahmed adına sığındıklarından dolayı (şerlerden, fitnelerden) korundular.
Ahmed”in adı böyle yardım ederse acaba nuru (insanı) nasıl korur ?
O”nu görmek için bir uçtan diğer uca yedi kat gök, hurilerle meleklerle dolmuştu.
Hepsi kendilerini, onun için bezemişti; fakat O”nda sevgiyle aşktan, sevgiliye meyil ve muhabbetten başka bir hevâ ve heves yoktu ki!
(Ey Muhammed!) bu fanî cihandaki körleri katar katar çek!
Ey takvâ sahiplerinin imamı, bu hayallere kapılanları makamına kadar götür!
Doğru yolu gösterenin işi budur; sen de doğru yolu gösterensin; âhir zamanın yasına neşesin sen!