ANNELERDEKİ İRFAN

Şiir ve Din: 19

ANNELERDEKİ İRFAN

Bir gün Resûlullah’a bir kimse gelir ve sorar:

-Ya Resûlullah, kime daha çok hizmet etmeli, yakınlık göstermeliyim? İnsanlar içinde bu konuda en öncelikli olan kimdir?

Resulullah efendimiz:

– Annendir, diye cevap verir.

– Sonra kimdir?

– Sonra annendir

– Sonra kimdir?

– Sonra annendir, buyururlar.

O zat tekrar sorar:

– Sonra kimdir, deyince

Peygamber Efendimiz buyururlar:

-Sonra babandır.

İsrâ sûresi 24. ayette Rabbimiz şöyle emreder: “Onlara (ana-babana) sevgiyle, şefkatle ve minnetle yaklaş ve şöyle dua et: Rabbim, onlar beni küçükken nasıl sevgi ve şefkatle besleyip büyüttülerse, sen de onlara öylece sevgi şefkatle muâmele et”

Nejat Sefercioğlu anne sevgisini şöyle şiire dökmüş:

ANNEM

Elim sensin, kolum sen

Doğrulukta yolum sen

Sen birazcık üzülsen

Dayanamam ben annem

Sevgin her şeye değer

Tüm sevgini bana ver

Yanımda yoksan eğer

Uyuyamam ben annem

Küsmezsin üzdüm diye

Kızmazsın bilmem niye

Gönlündeki sevgiye

Hiç doyamam ben annem

Tutunacak dalımsın

Yanağımda alımsın

Canım gülüm balımsın

Olamam sensiz annem.

Vatan borcu, askerlik en kutsal hizmetlerden biri. Toprağın vatan olması, onu korumak, onun uğrunda ölmeyi bilmekle mümkün olur. Askerlik zor bir hizmettir; karı var, kışı var, yağmuru, soğuğu vardır. Askerlik görevi sırasında anne duası, koruyucudur. Annenin örüp gönderdiği bir çift çorap, bir eldiven bile en büyük manevi destektir. Halim Yağcıoğlu bu düşünceleri, “Bir Vatan Parçası” şiirinde ne güzel dile getirmiş:

Ben üşümem artık anacığım

Ben üşümem

Değil mi ki bu çorap

Bir vatan parçası ayaklarımda

Değil mi ki ellerimi saran eldivende

Memleket havası

Ben üşümem artık anacığım

Ben üşümem

Gözlerinin

Çiçek çiçek

Ellerinin sıcaklığı geçmiş

Elliğime

Her halde beni düşünüyordun anacığım

Dua ediyordun gençliğime

Gözlerin öyle dalmış

Beş vaktinde

Vatan,

Sadece toprak değildir anacığım

Sadece bayrak

Bir yün çorapta da bulabilir vatanını

Gönülden seviyorsa yurdunu insan

Ben üşümem artık anacığım

Ben üşümem

Değil mi ki bu çorap

Bir vatan parçası ayaklarımda

Değil mi ki ellerimi saran eldivende

Memleket havası

Ben üşümem artık anacığım

Ben üşümem.

Türk anaları, Anadolu anaları bu toplumun görünmez kahramanlarıdır. Belki her zaman öne çıkmazlar, ama arka plânda âilenin asıl nâzımı ve idârecisidirler. Çocukların maddî-mânevî besleyicisi ve yetiştiricisidirler. Taşıdıkları irfan ve kültürü evlâtlarına aktarırlar. Yemez yedirirler, giymez giydirirler. Aile fertleri arasındaki uyum ve âhengi mahâretli bir üslûpla devam ettirirler. Onlar âile çadırının göze görünmeyen asıl direğidirler. Ucuz feminist iddiaların aksine âilede son sözü genellikle anneler söyler.

Anadolu anaları cefakârdır, mü’mindir, mütevekkildir. Evinin işini, çocuğunun bakımını yapar. Tarlasının, bağının, bahçesinin hizmetini görür. Bu sırada namazlarını da ihmal etmez. Şikâyeti yoktur, kin duymaz. Eli bereketlidir. Şüphesiz bu, inancından ve tevekkülünden gelmektedir. Toplumumuz mânen hâlâ güçlüyse bu tür anneler sâyesindedir.

İşte bütün bu duygu ve düşünceleri Yavuz Bülent Bakiler dile getirir:

ANAMIN NAMAZLARI

Anam namaza durur günde beş vakit
Bir serinlik duyarız, ondaki büyük huzurdan…
Aydınlanır içimiz, odalarımız
Yüzündeki ince, mübarek nurdan…

Beyaz baş örtüsüyle savrulur gider sanki
Yakalar büyük sırrı, her yeni ezan sesinde…
Kehribar tesbihinde sabır boynunu büker
Şükür, çiçek açar seccadesinde…

Üçleri, Yedileri, Kırkları mı düşünür?
Bir gariplik çöker üzerine her akşam.
Hem ağlar iplik iplik, sessiz sedasız
Hem namaz kılar anam.

Anamın duaları üzerimde olmasa
Yıkılır sırtımı verdiğim duvar.
Kopar, elime gelir tuttuğum dal
Kapımı çalmaz bahar…

Ne şikâyet, ne kin, ne şüphe biraz
Sessizliği, yüreğinin niyazındandır…
Elinin bereketi, iffeti, merhameti…
Kıldığı sonsuzluk namazındandır.

Analardan büyük bir kısmı irfan sahibidir. Geleneksel tarihî kültürle hayat tecrübesini yoğururlar. Bu irfan birikimiyle hikmetli sözler söylerler.. Bunlar kalıcı öğütlerdir. Şimdi Hüseyin Yurdabak’tan “Annemin Sözleri” şiiri:

“Zamanı gelince evlâdı ayır

Komşunun yanında el olsun” derdi

“Tohumu verimli toprağa ekin

Büyüsün yeşersin dal olsun” derdi

“Var ise imkânın harca hayıra

Kurtları kuşları Tanrı doyura

Baharda çıkınca kıra bayıra

Sağında solunda gül olsun” derdi

“Her fırsat buldukça coşup gülüşün

Bir karar vermeden ilk önce düşün

Yumurtayı bile doğru bölüşün

Her şey adaletli hâl olsun” derdi

“Harmanı çimenli toprağa dökün

Tınaz savrulurken zayolmaz ekin

Türlü türlü sofra düşünme sakın

Yavan ekmek yerken bal olsun” derdi

“Dua ile durur göklerde bulut

Tükenmez sermaye garipte umut

Öksüzü kollayıp garibi hoş tut

Nâmertler mertlere kul olsun” derdi

Elinde tesbîhi duâda dili

Rahlede Kur’ânı, havada eli

“Giderken Allah’a günahkâr kulu

Af ile hoşgörü bol olsun” derdi.

Başından düşmezdi beyaz örtüsü

Söylerdi gönlünce gurbet türküsü

İnsanlara dâir sonsuz ülküsü

“Her kalbe sevgiden yol olsun” derdi.

“Küsüp insanlara kalmayın yalnız

Darılmak günahtır. Barışın şartsız,

Kefeni ölmeden hazırlarsınız,

Sakın dar olmasın, bol olsun” derdi.

“Damla damla gelen helâldir oğlum,

Sel gibi gelirse, melâldir oğlum,

Sevgiye ulaşmak kemâldir oğlum,

Eşine yastığın kol olsun” derdi.