AN DEHÂN KEJ KERD Ü EZ TESHAR BİHÂND
NAM-I AHMED RA DEHÂNEŞ KEJ BİMAND
Ahmed’in adını alay için ağzını eğerek anan kişinin ağzı eğri kaldı
Alaycılığın sonu pişmanlıktır. Alaycı; kendiyle sürekli alay edilen değersiz bir hâle düştükten sonra yaptıklarına pişman olacaktır. Ancak o pişmanlığın hiçbir faydası olmaz. Allah saklasın hele bir de efendimizle alay etmeye cüret edecek kadar sapıtmış birinin durumu çok daha kötü olur. Ağzı eğrilir kalır. Sadece maddi olarak eğrilmez. Görünüşte düzgün bile olsa manen eğrilir. Manen eğri o ağızdan çıkan hiçbir sözün değeri olmaz. Öyle bir ağızdan çıkan her söz kendi felaketini hazırlayan günah çağlayanına dönüşür.
BAZ MED KEY MUHAMMED AFV KÜN
EY TÜRA ELTÂF-I İLM-İ MİNLEDÜN
Ağzı eğrilip kalan alaycı pişmanlıkla onun huzuruna gelip
“Ey ledün ilminin lütufları kendisine verilmiş olan! Beni affet!” dedi.
İşlediği günahın cezasını dünyada görmek bir dereceye kadar merhamete ve affa mazhar olmak ümidini taşır. Asıl felaket günah işleyip durduğu hâlde başına hiçbir şey gelmemektir. Günah işleyip durduğu halde başına hiçbir şey gelmemek affa ve merhamete nail olamayacaklarına işarettir. Onlar nasıl olsa hiçbir zarar görmüyorum diyerek yaptıkların devam ettikleri müddetçe daha çok batarlar. Dünyada bir zarar görmezler, elem ve maddi meşakkate duçar olmazlar, eşkıyalık yolunda son sürat koşturur, sonunda ebedi bir azabın kucağına düşer, ağlamaya inlemeye başlarlar. Bu adam ağzı eğri kalınca “kusurumu affet ey Resul-ü Zişan, sen Allah indinde ilmin ve lütfün en büyüğüne sahipsin” diyerek o sonsuz merhamet deryasına iltica etmişti.
MEN TÜRA EFSUS Mİ KERDEM Zİ CEHL
MEN BUDEM EFSUS RA MENSUB Ü EHL
Ben seninle istihzaya cesaret ettim ama
şimdi kendim istihza edilecek duruma düştüm
Alaycı, etrafında bilinen bir insanla alay etmeye başladığı zaman onu dinleyenler o alaya karşılık güler. Hep beraber gülüp eğleniyorlarmış gibi bir görüntü çıkar ortaya. Hele alay edilen kişinin alaya müstahak olmayan bir tarafıyla eğleniliyor, mesela bedensel bir kusuru veya engelli oluşu veya yaratılıştan gelen alışılmadık bir dış görünüşü konu edilerek gülünüyorsa durum çok daha çirkindir. Çünkü insanın kendi irade ve seçimiyle yaptığı, ettiği, işlediği bir davranışın alay konusu yapılması bile kötülük iken kendi seçimine dayanmayan bir kusuruyla alay edilmesi bunu yapanı da, ortak olanı da aşağılık bir konuma düşürür. Hep beraber gülünecek bir şeyler bulmanın tadını çıkardıklarını zannederler. Aslında alaycı kendiyle beraber gülenlerin de nefret ve aşağılamasıyla karşı karşıyadır. Onun alayına şahit olan kişi hakkında “bu bir gün benimle de alay edecek bir şeyler bulur” diye düşünecektir. Dışardan belli etmese bile alaycının sözüne itibar edilmez birisi olduğuna dair bir kanaat oluşacaktır. Alaycılar bu yönüyle de alay edip dururken kendileri gülünecek itibar edilmeyecek bir duruma düşmüş olurlar.
ÇÜN HUDA HAHED Kİ PERDE-İ KESDERED
MEYLEŞ ENDER TANE-İ PÂKAN BERED
Eğer Allah birinin perdesini yırtmayı dilerse,
onun temizlerle alay etmesinin yolunu açar.
Alaycının alay etmek gibi bir günaha cesaret etmesinin bir adım öncesi de vardır. Böyle birisi işlediği günahlardan pişmanlık duymaz, Merhamet-i Rabbaniye iltica etmez, hem de günah işlemeye devam ederse, affedilme kapısı yüzüne kapanmış olur. İşte böyle birisinin cezası çabuklaşsın diye, istihza ve istihkara meyli artar. İçinde istihzaya dair bir meyil hisseden kişinin “acaba hangi günahımdan dolayı böyle bir arzu ve istek uyandı içimde, istihza ile cezamın çabuklaşmaması için hemen geçmiş günahlarıma tövbe etmeli, af dilemeliyim” demesi gerekir.
Bunu yapmaz da içinden geldiği gibi istihzaya yönelir, hele temiz ve üstün insanlarla, Allah’ın sevdiği kullarıyla alay etmeye kalkışırsa belaya duçar, rezil ve rüsva olur. Alay etmeye kalkıştığı zatın derecesinin yüksekliğine göre onun düşeceği azap da büyür.
VER HUDA HAHED Kİ PUŞED AYB-I KES
KEM ZENED DER AYB-I MAYUBAN NEFES
Eğer Allah birinin ayıbını örtmeyi dilerse,
ona ayıplılar hakkında nefes vurdurmaz.
Ayıplarının örtülüp gizlenmesini isteyenler, dünya ve ahirette rezil olmaktan korkanlar; değil temiz insanlara dil uzatmak, ayıplılar hakkında bile konuşmaktan kaçınsın. Eğer Allah, settar ismiyle günah ve ayıplarımızı örtmeseydi bu dünya hayatı devam etmezdi. Settar olan Allah, ayıplarımızı örtüp gizliyorsa bizim de başkalarının ayıplarını ortaya çıkarmaktan korkmamız gerekir. Başkalarının ayıplarını gizlemeye ve örtmeye meyli olanlar, böyle davrananlar bu güzel hasletin kendilerine Cenab-ı Hakk tarafından ihsan edildiğini bilmeliler. Onun indinde makbul ve muteber olanlar, ayıpları örtücü olmak gibi güzel bir haslete sahip olurlar. Aksine başkalarının ayıplarını ve kusurlarını ortaya çıkarmaya meyli olanlar, kendilerinin rezil olma vakitlerinin yaklaştığını idrak edip yalvarmaya af dilemeye başlasınlar.
ÇÜN HUDA HÂNED Kİ MAN YÂRİ KÜNED
MEYL-İ MARA CÂNİB-İ ZARİ KÜNED
Eğer Huda bize merhamet ve yardım ferman ederse,
meylimizi niyaz ve yalvarışa yöneltir.
Allah u Teala Hazretleri sevdiği kullarını istihzaya değil istiğfara, alaya değil yalvarışa, ayıp aramaya değil ayıpları örtmeye, günaha değil sevaba, azgınlığa değil pişmanlığa meylettirir.
EY HUNUK ÇEŞMİ Kİ AN GİRYAN-I OST
EY HÜMAYUN DİL Kİ AN BİRYAN-İ OST
Ey Allah için gözyaşı döken saadetli göz!
Ey Allah için yanıp tutuşan mübarek gönül!
AHİR-İ HER GİRYE AHİR HANDE İST
MERD-İ AHİR BİN MÜBAREK BENDE İST
Her ağlayışın sonu handedir,
işin sonunu görebilen ne mübarek bendedir!
Eşyanın zahirini herkes görür. Bu nedir diye sorduğun eşyaya deliler bile doğru cevap verebilir. Ama işin sonunu görebilmek, işleri sonuna göre ölçüp biçebilmek için zekânın güneşe benzer pırıltısı, Allah’ın gönle gelen hidayeti lazımdır.
HER GÜCA AB-I REVAN SEBZE ŞEVED
HER GÜCA EŞK-İ REVAN RAHMET ŞEVED
Nerede akarsu varsa orada yeşillik, nerede gözyaşı varsa orada rahmet olur.
BAŞ ÇÜN DOLAB-I NALÂN ÇEŞMTER
TA Zİ SAHN-İ CÂNET BER RUYED HADER
Su dolabı gibi inleyen ol ki gönlünde yemyeşil çiçekler açsın.
Su dolapları kaynağından suyu çeker bahçeye boşaltır. Dolabın dönüşünden tahtanın tahtaya sürtünmesi ile bir ses zuhura gelir. Bu ses dönüş ritmine göre tekrarlandığından ahenklidir. Su dolaplarının sesi bir inleyişi, bir içli ağlayışı andırır. İnleyerek dönen su dolabı suyu alıp bahçeye boşalttıkça bahçe yeşillenir. Türlü sebzeler, çiçekler, bitkiler yetişir. Gönlü ilahi aşkla dolu kalbi aşkın kemali ile memlu olanlar, şükründen, istiğfarından, muhabbetinden hem inler, hem ağlar, hem çevrelerinde saadet çiçeklerinin açmasına vesile olurlar.
EŞK HAHİ RAHM KÜN BER EŞKBAR
RAHM HAHİ BER ZAİFAN RAHM AR
Gözyaşı istersen ağlayanlara merhametin olsun,
rahmete talip isen zayıflara rahmetin olsun.
Gözü yaşlı olmak, yumuşak kalpli olmak, şefkat ve merhamet sahibi olmak kolay elde edilecek bir haslet değildir. Bu güzel haslete sahip olmak istiyorsan kalbini katılaştıracak şeylerden uzaklaş. Sert ve katı tabiatlı olanlarla hemhal olma. Senden zayıf, senin yardımına muhtaç olanlardan yüz çevirme. Onların derdiyle hemdert ol. Onların ağlayışlarına ortak ol. Allah’ın rahmetini istiyorsan Allah’ın zayıf kullarına merhamet et. Senin için ağlayacak kadar yakın dostların olmasını istiyorsan dostların için ağlayacak kadar yufka ve yumuşak gönüllü, merhamet ve şefkat sahibi olmaya çaba harca.