MEVLÂNÂ’NIN MU’TEZİLE’YE YÖNELTTİĞİ TENKİTLER
Ramazan ALTINTAŞ
ÖZET
Mevlânâ, bir kelamcı değildir, ama kelamla ilgili görüşler ileri sürmüştür. O, yaşadığı dönemde kelam ilminin konularının felsefeden farksız olduğuna değinir. Bu sebeple kelam kitaplarının dilini itici bulur. Ayrıca, kelam bilginlerinin soyut tar-tışmalar yaptığını, dolayısıyla bu tartışmaların sosyal hayatla bağının olmadığını dile getirir. Mevlânâ, gönül ve aklın bir sentezini yapmak suretiyle yeni bir kelam söylemini ortaya atar. Özellikle Mu’tezile’yi salt aklın ve duyuların verdiği bilgilere sonsuz güven duymakla suçlar; çünkü insan; akıl, kalp ve duygu yönü olan bir varlıktır. İnsanî sorunların çözümünde bu yönler dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda, “Allah’ın ahirette görülmesi” inancı, duygu boyutuyla yakından ilişkilidir. Dolayısıyla Mu’tezile’nin Allah’ın ahirette görülmeyeceği görüşlerini en ağır bir şekilde eleştirir. “İnsanın isteklerine göre, eylemlerini Allah yaratır” diyen Mevlânâ, bu konuda Mu’tezile’nin değil, Mâtürîdîlerin görüşlerine katılır. Kısaca o, sadece aklın değil, kalbin de taleplerine cevap veren bir kelamdan yana mücadele vermiştir.