KUR‘AN‘DA ÖLÜM – MEVLÂN‘DA ŞEB-İ ARÛS (KARŞILAŞTIRMALI BİR ÇALIŞMA)
F. Asiye Şenat Kazancı
Karşısında bütün çarelerin çaresiz kaldığı ölüm, insanoğlunun en ciddi kırılma noktasıdır. Doğum kadar tabiî olduğu her fırsatta ifade edilse de, insanlığa doğum kadar neşe ve ümit sunmadığı açıktır. Nerede, ne zaman ve nasıl sorularına asla cevap verememenin getirdiği belirsizlik ve ölüm karşısındaki çaresizlik, insanı daima düşündürmekte, rahatsız etmekte ve korkutmaktadır. Fizikî açıdan düşünüldüğünde ölümle aynı manaya gelen ―yok olma‖ duygusuyla başa çıkabilmek için insanoğlu birtakım telâfi mekanizmaları oluşturmak için çalışıp durmuştur. Ölümsüz eserler ortaya koyarak bedenini değilse de, adını yaşatmaya çalışmak, bu mekanizmalardan biridir. İnsanın öz donanımı arasında bulunan ve ilk atasının da başını döndüren ölümsüzlüğe kavuşma arzusunu1 doyurmanın elbette en sağlıklı yolu, bu dünyadaki ―son‖un yeni bir başlangıca gebe olduğuna inanmaktır. Diğer bir deyişle, bu dünyadan ayrılış, yeni bir dünyaya kavuşma anlamı taşır. En genel haliyle, ikinci bir hayatın varlığına inanma olarak adlandırılabilecek bu güçlü ilkeye, ilâhî dinlerin yanı sıra, bu evsafta olmayan dinlerin de yer verdiği bilinmektedir.
#F. Asiye ŞENAT KAZANCI