Ahmed Hüsâmeddin Dede, – Kudümzenbaşı, Âyinhân, Bestekâr, İcrâcı, Ser-tabbâh, Şair

Ahmed Hüsâmeddin Dede, Kudümzenbaşı (ö. 1318/1900-1901)

(Âyinhân, Bestekâr, İcrâcı, Ser-tabbâh, Şair)

TEKKE KAPISI – BAYRAM ALİ KAYA

Ahmed Hüsâmeddin Dede, 1255/1839-1840 yılında İstanbul’da, Yenikapı Mevlevîhânesi’nde dünyaya gelmiş olup dedesi bu dergâhın şeyhlerinden Abdülbâki Nâsır Dede, annesi Şerife Âyişe Sıddîka Hanım, babası ise dergâhın ser-tabbâhı olan Hacı Mehmed Ârif Dede’dir.852

Yenikapı Mevlevîhânesi’nde Şeyh Osman Selâhaddin Dede’den tasavvuf ve edebiyatın yanı sıra mûsiki alanındaki ilk bilgilerini de alan ve genç yaşta mûsikiye heves eden Ahmed Hüsâmeddin Dede, bu sahada ayrıca dergâhtaki diğer mûsikişinaslardan da istifade ederek bilgisini artırmıştır. Osman Selâhaddin Dede’nin işaretiyle Üsküp Mevlevîhânesi Şeyhi Niyâzî Dede’ye de intisap etmiş olan Ahmed Hüsâmeddin Dede, daha sonra Yenikapı Mevlevîhânesi’nin ser-tabbâhlığına, akabinde de kudümzenbaşılığına getirilmiştir.853

Baykara âilesine âit nüfus kayıt örneğinden hareketle, Adviye adlı bir eşi ve Mehmed Şehâbeddin adlı bir oğlunun olduğu anlaşılan Ahmed Hüsâmeddin Dede’nin bestekârlık, icrâcılık âyinhânlık; hatta şairlik yönü bulunmakla bir­likte onun asıl şöhreti kudümzenbaşılığı iledir. Aynı zamanda 19. yüzyı­lın ünlü kudümzenbaşılarından biri olarak gösterilen Ahmed Hüsâmeddin Dede, 1318/1900-1901 yılında ve altmış bir yaşında iken İstanbul’da vefat etmiştir.854 Ölümü üzerine, ilki mûsikişinas Musullu Âmâ Hâfız Osman’a, ikincisi ise şair İsmet Bey’e âit aşağıdaki tarihler düşürülmüştür:

Kudûmüyle cinân ehli semâzen oldu bâ târîh
Cinân-ı Huld’a erdi mecd ile Ahmed Hüsâmeddin

Kıt‘a

Ser-kudûmî dedemiz göçdü meded
Garka-i rahmet ede Rabb-i ehad
Dedi İsmet dahi târîh-i tamâm
Yürüdü aşk ile Derviş Ahmed855

Ahmed Hüsâmeddin Dede ve Neyzen Osman Dede ile bazı dervişler

İyi bir okuyucu olduğu, iyi rebâb çaldığı; aynı zamanda kudümzenbaşı sıfatıyla olağanüstü bir mutrib idarecisi olduğu belirtilen Ahmed Hüsâmeddin Dede, kendisine çağında haklı bir şöhret kazandıran birçok dinî eser bestelemiştir. Bunlar içinde en önemlisi, Râhatül-ervâh makamında bestelediği Mevlevî âyinidir. Bu âyin ilk defa 12 Rebîülâhir 1302 (29 Ocak 1885) tarihinde Yenikapı Mevlevîhânesi’nde okunmuştur. Dönemin ünlü mûsikişinâslarından Zekâî Dede’nin de kendisine hürmet ettiği belirtilen Ahmed Hüsâmeddin Dede’nin eserlerinden mâlesef günümüze sadece, bu Râhatül-ervâh Âyini ile Bayâtî Arabân ve Nihâvend iki şugulü ulaşabilmiştir.856 Ahmed Hüsâmeddin Dede’nin oğullarından Cemâl Dede de, Yenikapı Mevlevîhânesi’nde bir müddet neyzenbaşılık yapmış değerli mûsikişinaslardan biridir.857

Sadettin Heper, Ahmed Hüsâmeddin Dede’yi, “19. yüzyılın sonlarında yetiş­miş kudümzenbaşılarının en ünlüsü, Mevlevî mûsikisinin en yetkili kaynağı” olarak takdim ettikten sonra onun ayrıca, Itrî’nin bestelediği Mevlevî Na‘t-ı şerîfi ile âyin-i şerîfler konusunda da en sağlıklı kaynak durumunda olduğu­nu, hocası Zekâî Dede’den naklen bildirmiştir. Heper, Hüsâmeddin Dede’nin aynı zamanda çok iyi rebâb çalmasının yanı sıra, aralarında kemanın da bu­lunduğu diğer bazı sazları çalmakta da mâhir olduğunu belirtmiştir.858

Yanık ve gür bir sese sahip olmasının yanında, âyin ve na‘t okumakta da hayli başarılı olan Ahmed Hüsâmeddin Dede, mutribi idare etmekteki usta­lığıyla da ün kazanmıştır. Mûsikişinaslığının yanı sıra şairlik yönü de bulunan Ahmed Hüsâmeddin Dede, şiirlerinde “Na‘tî” mahlasını kullanmış ve Na‘tî Hüsâmeddin Dede olarak da anılmasına yol açan bu şiirlerinin çoğu kaybolmuştur.859

Şiirlerinden Örnekler

Şarkı

Ey serv-kadim bâğ-ı letâfetde fidânım
Şevkinle senin hoş geçiyor şimdi zamânım
Gûyâ ki bahâr oldu yine vakt-i hazânım
Sen tâzeledin ömrümü ey tâze civânım
Gönlüm ham-ı zülfünde iken sünbüle bakmam
Pervâne gibi kendimi her âteşe yakmam
Gül geçse çemen solsa da ben zevki bırakmam
Sen tâzeledin ömrümü ey tâze civânım860

 


852  Defter-i Dervîşân-II, vr. 69b; Sadettin Nüzhet Er-gun, a.g.e., II, 494; İbnülemin Mahmud Kemâl İnal, Hoş Sadâ, s. 190; Yılmaz Öztuna, a.g.e., I, 271; Nuri Özcan, “Ahmed Hüsâmeddin Dede”, DİA, İstanbul 1989, II, s. 92.

853  Sadettin Nüzhet Ergun, a.g.e., II, 494; İbnüle-min Mahmud Kemâl İnal, a.g.e., s. 190; Yılmaz Öztuna, a.g.e., I, 271; Nuri Özcan, a.g.m., s. 92; “Na‘tî Hüsâmeddin Dede Efendi”, TDEA, İstan­bul 1986, VI, 531.

854  Sadettin Nüzhet Ergun, a.g.e., II, 494-495; İbnü-lemin Mahmud Kemâl İnal, a.g.e.,s. 190; Yılmaz Öztuna, a.g.e., I, 271; Sadettin Heper, “Ünlü Ku-dümzenbaşılar”, Mevlânâ Güldestesi, Ankara 1967, s. 25; a.mlf., Mevlevî Âyinleri, s. 368-374; Nuri Özcan, a.g.m., 92.

855  Sadettin Nüzhet Ergun, a.g.e., II, 494; Yılmaz Öztuna, a.g.e., I, 271.

856  Rauf Yektâ vd., Türk Mûsikisi Klâsiklerinden Mevlevî Âyinleri, XVI, 816-822, 824; Sadettin Nüzhet Ergun, a.g.e., II, 495; İbnülemin Mah-mud Kemâl İnal, a.g.e., s. 190; Yılmaz Öztuna, a.g.e., I, 271; Sadettin Heper, a.g.e., s. 368-375; Nuri Özcan, a.g.m., s. 92.

857  Sadettin Nüzhet Ergun, a.g.e., II, 495, 511; Nuri Özcan, a.g.m., s. 92.

858  Sadettin Heper, a.g.e., s. 528.

859  Sadettin Nüzhet Ergun, a.g.e., II, 495; Yılmaz Öztuna, a.g.e., I, 271; Nuri Özcan, a.g.m., s. 92.

860  İbnülemin, Hüsâmeddin Dede’nin bu şarkısının “Âsâriye Hatibi” denmekle ünlü İbrahim Efen­di tarafından bestelendiğini bildirmektedir (bk. İbnülemin Mahmud Kemâl İnal, a.g.e., s. 190-191).