Afrika’da maymun avcıları küpleri toprağa gömerler. Maymunun eli boşken küpe girebilir. Fakat fındığı tutunca eli yumruk şeklinde olur ve küpten çıkamaz. Maymun avlanacağını bile bile yumruğunu açarak fındıkları bırakıp kaçmaz. Küple beraber koşamayacağı için yakalanır. Bir avuç fındığa özgürlüğünü verir.
Derya varken damlanın peşinde olmak çok acı. Dünyevileşme bir kemiğin arkasından saatlerce koşturur. Bediüzzaman; kalp çekirdeğinin terbiye görmediği takdirde kuru bir çekirdek kaldığını, nura dönüşünceye kadar ateşte yanması gerektiğini ve sebepleri sevmenin Allah’a götüremeyeceğini, insanın Allah’a kavuşmasının eksik kalacağını ifade eder.
Resulullah (s.a.v.)’in hutbe okurken dayandığı hurma kütüğünden, yeni getirilen ahşap minber karşısında ağlama ve inleme sesleri işitilmişti.
Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) direği kucaklayarak teselli edip susturduktan sonra sordu: Sen bu kurumuş halinden yeniden yemiş, meyve verecek hale dönmek ve yemişinden doğudakilerin de batıdakilerin de yemelerini mi istersin, yoksa öteki âlemde bir cennet selvisi olarak sonsuza kadar hep taze kalmak mı istersin?
Direk dedi ki: Daima baki olanı isterim.
Hz. Mevlana burada bir öğüt veriyor: Ey gafil kişi dinle, dinle de bir kütükten daha değersiz olma. Resulullah (s.a.v.), kıyamette insanlar gibi dirilsin ve ebedi hayatı yaşasın diye o ağacı gömdürdü. Hem nereye gömüldü o ağaç, bilir misiniz? Resulullah”ın (S.A.V.) minberinin altına. Ve hala orada. Birkaç adım ötesinde de Resulullah (S.A.V.)
Mevlana: “Temiz kişilerin toprağını öpmek; aşağılıkların taht ve bahçesine oturmaktan iyidir” der. Ashab-ı Kehf’in köpeği “Kıtmir” bile hakikat erlerinin yanından bir an bile ayrılmamıştı.
İnsanlar neyi putlaştırırlarsa onun altına inerler. Bu çok dehşetli bir onursuzluğun kapılarını ardına kadar açar. Dünyevileşme, heva ve hevesinin peşine takılma düşmanlarının taptıklarına tapacak kadar insanı alçaltır.
Mevlana: “Aleme tamah edersen öte alemi duyacak ne kulağın, ne de görecek gözün olur” diyor. İmanın feraset ve basiretiyle bakabilmek, kâinatı doğru okuyabilmek, dünya ve ahiret saadetine kavuşabilmek ancak sünnet-i seniyyeleri her alanda yaşamamızla gerçekleşir.
Katade İbnu Nu’man (radıyallahu anh) anlatıyor:”Resülullah (s.a.v.) buyurdular ki:”Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyadan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi.
“Sehl İbnu Sa’d (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resülullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Eğer dünya Allah nazarında sivrisineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kafire ondan bir yudum su içirmezdi.”