Gel gitme kal desem kalamazsın ki
Şair, “Bu dünya hangimizin?” diye soruyordu… Hangimizin? Deli Haydar’la dertleşiyor, “bırak be gardaş, kafayı bozmaya değmez bu dünya” diyordu. Kafayı bozmaya değemeyen bu dünyada, geride bırakılacak tek şey, “hoş sada”ydı.
Ve şair, o “hoş sada”yı bırakarak âlem-i manaya göçtü.
Biliyordu ki, burada nihai kalım yok. Dedem Korkut’un dediği gibi, “ölümlü dünya” değil miydi? Bu yüzden açıkça şöyle sesleniyordu: “Gel gitme kal desem kalamazsın ki”
Kalamazsın, beyim… Unvanın, şanın şöhretin ne olursa olsun kalamazsın. Gelişine sen müdahil olmadın ki, gidişine olasın. Şu halde, ne diye böyle kavgaya dövüşe kendini salıveriyor, üç günlük dünya için gönül kırıyor, üç kuruşluk şan şöhret için temenna ediyor eğilip bükülüyorsun.
“Gel gitme kal desem kalamazsın ki
Ortadan böl desem bölemezsin ki
Git tekrar gel desem gelemezsin ki
Aldanıp azmaya değmez bu dünya”
Peki, ne yapmalı? Hoş sada bırakmalı… Nefes sayısınca olan ömrü, hayır için kullanmalı. İnsana yardım etmeli.
Ve türküler söylemeli… İçinde Mihriban olan türküler.
“Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban.
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban”
Birileri bu Mihriban da kim desin? Onlar, ete kemiğe bürünmüş Mihriban’ı arasın dursunlar… Bendeniz ne zaman bu türküyü dinlesem, içim burkulur; orada şairi unuturum, kendi Mihriban’ımı ararım. Lambada titreyen alev, şiirin has odasına çıkarır dinleyeni. O has odada, bağlamanın telleriyle buluşur, adeta bir ırmak olur akar… O ilk gençlik günlerinde, sezdirmeden kimselere, gönlümün derinliklerinden kopup gelen ve gözlerimden adeta bir çağlayan gibi akan ırmak.
Şiir bu, söz bu… Bir yandan alevler sarıp sarmalar, öte yandan ırmaklar akar. Zıtlar cem olur, saf şiirin dizelerinde. Şair, zıtları cem etti ve koca dünyaya bel bağlamadan türküsünü söyledi gitti. Yoldaki çalılarla konuştu, Yunus’laştı, güllerle, çiçeklerle dertleşti ve şunu sordu: “Bu dünya kimin dünyası?”
Sahi bu dünya kimin dünyası?
Şair bu dünyadan sır oldu bugün; geride türküler, şiirler söyleyerek, mana incileri bırakarak… Mekânı cennet olsun. Nur içinde yatsın.
#Bilâl KEMİKLİ