Hz. Mevlâna’yı yadediyoruz
“Ben Kur’an’ın bendesiyim… Muhammed Mustafa’nın yolunun tozuyum” diye hayat gayesini özetleyen Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî’nin vuslat yıldönümü… Onu yâdediyoruz.
Mevlânâ, bu toprağı mayalayan büyük ruhlardan biridir. Ama onu anlama ve anlamlandrıma noktasında bizler, malesef sadece tüketici olduk. Tüketici… Mevlana’yı iki şekilde tükettik:
1. Onu İslam’dan, Kur’an’dan ve Muhammedî yoldan ayrı sandık, ayrı saydık. Ayrı sanmak ve saymakla kalınmadı, adeta dine karşı bir din olarak Mevlevilik sunulmaya çalışıldı… Mevleviliğin içi boşaltılarak humanizmanın bir parçası olarak sunuldu.
Oysa Mevlânâ, İslam’ın seçkin temsilcilerinden, alim vaizlerinden ve ahlakçılarından, tasavvuf ve irfan yolunun mümtaz temsilcilerinden birisidir. Onu öyle anlamak, öyle değerlendirmek gerekirdi; bunu pek beceremedik.
2. Mevlânâ’yı okumadan, kulaktan duyma bir kısım önyargı ve telkinlerle anlamaya ve anlatmaya çalıştık… Daha çok dindar kesimin algısı, bu noktada tebellür ediyor. Tasavvufun inceliklerini bir türü anlayamayan bu algı, Mevlânâ’yı okuyacak ve anlayacak vakit bulamadığından, kolay yolu tercih etti ve onu yanlış algılarla mahkum etmeyi tercih etti.
Oysa Mevlânâ’yı biraz okusa… Mesnevi’yi okumuyorsun; anladım, şiire sanata mesafelisin, bari Mecâlis-i seb’a’yı veya Fîhi mâ Fih’i oku… Okuduğunda onun ilmini ve Kur’an’a bağlılığını göreceksin. Ama önce konformist ve yargılayıcı olmaktan azade ol, tarafsızca anlamak için oku… Okuduğunda, aslında senin söylemek istediğini Mevlânâ’nın söylediğini göreceksin.
Velhasıl, bizler kendi değerlerimizi, birikimlerimizi ve ufuk açıcı mütefekkkir, muhakkik ve alimlerimizi okuyup anlamak yerine, ideolojik dar bakışın konforuyla değerlendiren bir milletiz. Bu dar bakışın, ilimle, sabırlı ve temkinli çalışmalarla aşılacağı aşikardır.
Mevlânâmızı bu kavuşma gününde rahmetle ve minnetle anıyoruz; Hak doğru bakmayı, doğru anlamayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin!”
Bilal Kemikli
https://twitter.com/BilalKemikli
#Bilâl KEMİKLİ