İNSANIN İLK KELAMI

İNSANIN İLK KELAMI

Mesnevide Dekuki’nin kıssası şayanı dikkattir.

Dekuki Allah’ın muhabbetini celbetmiş, gönlüne ondan başkasının sevgisini sokmamak için ve başka hiç bir sevgiye yer kalmasın diye hiç durmadan seyrusefer etmiş birisi diye anlatılır.

Bütün bunlara rağmen günün birinde niyaz eder, halinden anlayacak birisini görme arzusuyla yanıp tutuştuğunu, Allah’ın dostlarından haberdar olup onlarla halleşmek istediğinden bahseder. Kendisine Allah’ın muhabbeti yetmez mi diye ilham olununca verdiği cevap ta enteresandır:

-Evet okyanus ortasında, derya sularındayım lakin insanım, yine de canım bir testi suyu ister.

Alemin kendisine hayran olduğu, sohbetine can attığı Hz Peygamber (s.a.v.) de bazen Hz Aişe’nin yanına gelir ve,

-Kellimni Ya Hümeyra derdi, yani bana konuş anlat Ey Hümeyra.

Onunla sohbetten hoşlanırdı.

Dünyanın en donanımlı gemileri bile zaman zaman bir limana uğrayıp kendini ikmal etmek zorundadır.

Bizler bu dünyaya bir yerden ayrılarak geldik. Şu an idrak edemediğimiz görünmeyen alemden, daha somutu anne karnından. Doğar doğmaz ilk yasımızı ağlayarak tuttuk. İnsanın ilk kelamıdır ağlamak.

O yüzden ağlamak hep daha iyi gelmiştir insanoğluna gülmeye nazaran.

Limana yanaşan bir gemi bir yandan ikmal yapıp dinlenirken diğer yandan da çöplerini boşaltmalıdır ki hafiflesin.

Hayatı boyunca insan yine bir sürü şeyden ayrılmaya devam eder. Ta ki son ayrılığa kadar. Bu sefer de dönüş yeri yine ana kucağıdır. Yani toprak. Daha doğrusu topraktan yapılan kısmı anasına yani toprağa, ruhu da yine mensup olduğu yere. Biz görünen kısım toprak diye ondan söz ettik. Ağlayarak ayrıldığı anasından bu sefer gülerek dönmek nasip olsun, niyazımız o olsun.

İnsanın zorluğu şurada, hem gemi hem liman olmak zorunda. Bazen gemi bazen liman.

Hem limanı olan bir gemi rahatlığında seyrini sürdürmeli, hem de seyredip dinlenecek gemilere liman olacak sükunete ermeli. Deniz gibi dingin ve derin, rüzgar gibi hareketli, güneş gibi ısıtan, toprak gibi verimli ve aldığını yutup başka bir forma çeviren, ateş gibi cevval olmalı insan.

İnsanın eteğini aşk tutmalı ve bir kılavuza yoldaş olmalı ki altın gibi kaynaya kaynaya cürufu temizlensin de kamil olma yolunda adım atsın.

Biz de Dekuki gibi niyaz edelim.

Gönül evimiz önce tövbe süpürgesiyle süpürülsün.

Sonra zikrullah ile cilalansın.

Bize de kendi erleriyle yoldaş olmak nasip olsun.

Onlarla yoldaş olduktan sonra da, onlarla birlikte yürümeye kudret olsun.

Aşk eteğimizden tutup bizi ta asıl Maşuğa götürsün.