Mesnevi Sohbeti – İnsan-ı Kâmil

Mesnevi Sohbeti – 3

733. Vuslat Yıldönümünde Mevlevi Mukabelesinden önce yapılan Mesnevi Sohbeti -3

Hoşgeldiniz. Sizinle beraber olmanın verdiği hoşluk ile tekrar edeyim hoşgeldik, çünkü bir veli’nin meclisinde ev sahibi o veli’dir. Hepimiz Hz. Mevlâna’nın misafiri olarak doğrusu hoş-geldik. Bir veli, yani bir insan-ı kâmil…Acaba insan-ı kâmil nasıl anlatılmalıdır? Acaba insan-ı kâmili anlatamamanın itirafı aynen anlatmak mıdır? Nazım ve nesir olarak kırktan fazla eser yazmış, astronomiden fıkıh’a, mûsikî’den hadis’e, gramerden tasavvuf’a kadar her mevzudan bahsetmiş ve kitap yazmış, ve bizzat kendisi de insan-ı kâmil olduğu hiç şüphe götürmeyen Molla Cami hazretleri bakın ne buyuruyor bir insan-ı kâmil tarif edememe içerisinde:

An feridun-i Cihan-ı Manevi

Bes buved burhan-ı kadreş Mesnevî

Men çi gûyem vasf-ı ân âlicenab

Nist peygamber veli dared kitab

O maneviyat cihanının benzersiz yücesinin kadr-u kıymetini anlatmaya Mesnevi kitabı yeterlidir. “Ben o kadri yüce zat hakkında ne söyleyebilirim? Peygamber değildir ama kitap sahibidir.” Yani bir insan-ı kâmil’i anlamak, onun eserini anlamaya çalışmakla mümkün olur buyuruyor Molla Cami. Yani nakş’a bakıp nakkaş’ı görmek, resme bakıp ressamı görmek gibi. Molla Cami gibi bir zat’ın bile “Ben ne söyleyebilirim?” diyerek aczini beyan ettiği insan-ı kamil tarifi ile, herkes acizdir. Ancak şu kadarı söylenebilir; Allah’ın kitabında habibine dahi: “Gözlerini onlardan ayırma!”[18:28] diye emir buyurduğu kişiler insan-ı kamil olanlardır. Ve bu emir Hz. Peygamberimizin hayatı ile sınırlı bir emir değildir, onun Zât-ı Risâlet Penâhilerine verilmiş olan emir hepimiz için geçerlidir. Bizim’de bu âyet gereğince insan-ı kâmillerden, velilerden, hem baş gözümüzü, hem gönül gözümüzü ayırmamamız gerekir. Efendim dünyaya gelmedik. Dünyaya gönderildik. Gelirken sormadılar, giderken de sormayacaklar. Nasıl parmak izimizden saç telimize, DNA’mıza kadar farklı maddi yapıda isek, manevi yapılarımızda böyle farklı. Maddi yapımızdaki arızaları hekimlerimiz gideriyorlar, tedavi ediyorlar. Manevi yapımızdaki arızaları giderenler de yüce veliler. Şu an’da huzurunda bulunduğumuz Hz. Mevlâna gibi. Söz uzar Mevlâna hakkında söylenmesi gerekenler bitmez. Biz son söz olarak, Hz. Mevlâna’nın insan-ı kâmil’i   nasıl tarif ettiğini bir beyitle arzetmeğe çalışalım:

Afıtabı afıtabent evliya

Aftab ez nuri şan giret ziya

Güneş aydınlığını velilerin aydınlığından alır, veliler güneşlerin güneşidir.

Biz o güneşin aydınlığının, içimizi, derunumuzu aydınlatması dileği ile tekrar aynı sözle şimdilik vedalaşalım; Hoş kalın!