MESNEVÎ’DE RUH VE BEDEN TASAVVURLARI
Prof. Dr. Ali YILDIRIM
Ruhların aşağılanması, bedenler yüzündendir. Bedenlerin yüceliği, ruhlardandır! (CTV. 848)
Öz:
Ruh ve ruhun bedenle olan ilişkisi felsefe, din ve diğer düşünce sistemlerinin sıklıkla üzerinde durdukları konulardan olmuştur. Ruhun ezelî ve ebedî olup olmaması, mahiyeti, bedene nispetle niteliği en çok tartışılan konulardan olmuştur. İslam dininin ruh anlayışında şüphesiz Kur’an’daki ayetlerin bağlayıcı bir yönü bulunmaktadır. Ancak bununla birlikte islam çatısı altmda da farklı düşünceler ortaya çıkmıştır. Özellikle tasavvuf anlayışı, ruhların ezelde yaratıldığı, Allah’m “kendi ruhumdan üfledim” ayeti bağlamında ruhun ilahî bir tarafının bulunduğu düşüncesini ön plana çıkarmışta. Buna karşı bazı İslam bilginleri, ruhun insanın ana rahminde, cenin hâlinin belli bir safhasından itibaren yaratıldığı tezini ileri sürmüşlerdir.
Mesnevî’de ruh beden ikilisi ve bunların birbiriyle olan münasebetleri ile ilgili olarak oldukça fazla beyitle karşılaşmaktayız. Mevlânâ’nın bazen akıl (akl-ı me’ad) ile birlikte değerlendirdiği ruhu, bedenin üstünde ilahi bir töz olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Yine ona göre, ezelde yaratılan, hatta Mutlak Varlık olan Allah’la birlikte olan ruhun, geçici bir süre aşağılık olan beden kalıbına girmesi söz konusudur. Mesnevî’de geçen hemen bütün kurgularda bedenin aşağılanıp ruhun yüceltildiği görülmektedir. Bu çalışma, Mevlânâ’nın söz konusu düşünceler bağlamında ruh ve bedeni, tecrübi âlemde gözlemlediği hangi nesneler ve olgular üzerinden kurguladığı üzerinedir.
#Ali Yıldırım