F. NÂFİZ UZLUK VE MEVLÂNA ENSTİTÜSÜ KURMA ÇABALARI
Nuri Şimşekler
Aslen Tıp profesörü olmakla birlikte ecdadının Hz. Mevlâna”ya uzanması sebebiyle çalışmalarının büyük bir bölümünü bu sahada yapan F. Nâfiz Uzluk”un, maddi-manevi servetinin ve dokümanlarının tamamını bağışlamayı vaat ederek giriştiği Mevlâna ve Mevlevilik araştırmalarının kurumsallaşması işi maalesef başarıya ulaşamamış; bütün bu iyi niyetli gayretlerinin semeresini de somut olarak alamamıştır.
Uzluk, ilk olarak 1949 yılında Mevlâna”nın ve Mevlevilik”le ilgili diğer eserlerin basılması ve tercümesinin yapılıp yayınlanması için sevenlerin katılımıyla Mevlâna Muhibleri Cemiyeti“ni kurmuş, fakat İş Bankası Konya Şubesi”nde açtırdığı hesapta bir sene kadar sonra ancak 275 TL. toplayabilmiştir. Bu kadar az paranın toplanması, onu bir hayli üzmüş ve bu işi akîm kalmıştır. Uzluk, bu konuda dert arkadaşı, eski post-nişînlerden Midhat Bahari (Beytur)”ye bir mektubunda dert yanmış ve o da cevaben yazdığı 1 Seferü”l-hayr 1369 (22 Kasım 1949) tarihli mektubunda “kendisinin de 1924 yılında aynı amaçla başlattığı yardım kampanyasında 3-5 dostunun bağışladığı bir miktar para haricinde para toplayamadığını” vurgulayarak teskin etmiş; devamında da “boş yerlere para sarf eden zengin kişilerin bu hayırlı işlere para ayırmadıklarından ve ilgi göstermediklerinden” şikâyette bulunmuştur. Ek”inde de bağış olarak bankaya yatırılması için de 5 Lira göndermiştir.
Uzluk”un bu konudaki ikinci girişimi ise; Adnan Menderes Hükümeti”ne teklifte bulunduğu bilimsel araştırmalar yapacak Mevlâna Tetkikleri Enstitüsü“dür. Uzluk, 19 Aralık 1955 günü Ankara”da yayınlanan Zafer Gazetesi”ndeki “Mevlâna Enstitüsü” başlıklı makalesinde bu arzusunu dile getirmiş ve kurulması halinde hiçbir ücret almadan burada çalışmakla birlikte, hatırı sayılır miktarda para, iki daire, 40 yıldır topladığı dokümanları ve Veled Çelebi”den kendisine intikal eden materyalleri buraya bağışlayacağını belirtmiştir. Ayrıca Pakistan, Hindistan ve İran”da bu konuda çalışmalar yapıldığı, bu devletler tarafından bu konuya büyük bütçeler ayrıldığı, yine Batıda da Mevlâna”ya olan ilginin arttığını belirterek Fransız bilgin Pasteur”un şu sözüne vurgu yapmıştır: “İlmin vatanı yoktur, fakat âlimin bir vatanı olmalıdır.” Uzluk”un, ülkemizde ise bu konuya bütçe ayrılmamasından şikâyetle Mevlâna”nın “Ey güneş! Başka bir âlemi aydınlatmak için bu gül bahçesini terk edip gidiyorum.” beytini nakletmesi hayli manidârdır.
Uzluk, uzun soluklu bu çabalarından da bir sonuç alamamış ve ilkini 19 Aralık 1955″deki yukarıdaki gazete makalesiyle teklif ettiği Mevlâna Tetkikleri Enstitüsü“nün açılması gerekliliğini, Yeni Meram, 1963 (15 günlük tefrika); Türk Yurdu, Şubat 1966, Çağrı, Haziran 1966, Adalet Gazetesi, 17 Ocak1966 tarihlerinde de buna benzer yazılarıyla sadece tekrar etmek zorunda kalmıştır.
…Ve bilindiği gibi de günümüze kadar bu konu hakkında bir oluşum gerçekleşememiş; Uzluk”un maddi varlıkları kendisinin ve kardeşi Şahabeddin”in vefatından sonra varislerine intikal etmiş, Şahabeddin Beyin eşi Nimet Uzluk hanımefendi kendisine düştüğü kadarıyla -özellikle Mevlâna ve Mevlevîlikle ilgili olanları- S. Ü. Selçuklu Araştırmaları Merkezi (SÜSAM)”ne bağışlarken diğer varisler maddiyatla ölçülemeyecek kadar değerli olan yılların birikimi bazı önemli dokümanları satma yoluna gitmişlerdir. Yine herkesin malumu olan ve henüz tam işlevini görmeyen İl Halk Kütüphanesi altında bulunan F. Nâfiz Uzluk Mevlâna Dokümantasyon Merkezi”nde de Nâfiz Beyden kalan materyaller âtıl bir konumda beklemektedir.
“Mevlâna”nın vatanı Türkiye olduğuna, onun soyundan gelenler, onun izinden yürüyenler memleketimizde ve aramızda olduğuna göre Mevlâna konusu ile uğraşmak, onun eserlerini metin, tercüme ve şerh olarak halkımıza anlatmak, tanıtmak, bizim borcumuz, hattâ bizim hakkımızdır.” (F. Nâfiz UZLUK)
NOT: 17 Mayıs 2005 tarihinde kurulan Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırma ve Uygulama Merkezi merhum F. Nâfiz Uzluk”a ve bu konuda emeği geçen herkese teşekkür eder.
#Nuri Şimşekler