MEVLANADA ARAP ATASÖZLERİ VE DEYİMLERİ

MEVLANADA ARAP ATASÖZLERİ VE DEYİMLERİ

Prof. Dr. Ahmet Kazım ÜRÜN

Ünlü kalem üstadı Mevlanâ’nın uluslararası nitelikli bir şahsiyet olmasının arkasında çok geniş bir kültürel birikime sahip olması yatar. Arapça şiir yazabilecek derecede Arapça bilgisine sahip Mevlanâ, eserlerinde Arap edebiyatının yazılı ve sözlü kaynaklarında yer alan deyim ve atasözlerini çokça yer vermiştir. Aşağıda yer alan “Basra yıkılmadan” sözü Arapça asıllı “Baʻde harâbi’l-Basra” sözünden alınmıştır.

….. Binek de susuzluktan helak oldu gitti; binen de anladı ki Basra yıkılmadan dizgin kasmak gerekirmiş……

ez-Zemahşeri’nin Kitâbu’l-mustaksâ fi’l-emsâl adlı eserinde geçen “Kaza gelince göz kör olur. / İza câe’l-kader ʻamiyet el-basar.” atasözü, bir şeyin vakti saati gelince ona hiçbir şeyin engel olamayacağı anlamında kullanılmıştır..

O hocanın ayağı mahallemizde balçığa saplanıp kalakaldı; onun halini söyleyeyim de “Kaza gelince göz kör olur.” atasözünü oku.

Cebbarcasına ululanır, bir yere dokunmasın diye eteğini çeker, kaldırır, kibirle yürür giderdi. Âşıklarla alay ederdi, aşkı bir oyun, bir oyuncak sayardı o.

el-Meydânî’nin Mecma’u’l-emsâl adlı eserinde yer alan “Basra’ya hurma götürmek. /Yehmilu et-temre ile’l-Basra.”sözü Basra’da hurma çok olduğu için lüzumsuz iş yapan hakkında kullanılan bir atasözüdür. Fars kültüründe “Kirman’a kimyon götürmek” bizde ise “Tereciye tere satmak” şeklinde ifade edilir.

Sana canımı armağan verse neye benzer bu? Basra’ya hurma götürmeye. İnciden nasıl bahsedeyim, zaten bir ummansın sen.

Abdulbaki Gölpınarlı’nın, el-Ahdâb, İbrahim et-Trablûsî’nin Feraidu’l-La’l nazm Mecma’u’l-Emsal adlı eserinde olduğunu söylediği “Bütün avlar yaban eşeğinin karnında” atasözü, başlıca Arap atasözü kaynaklarında bulunmamaktadır.

Yusufların gönüllerinde yüzlerce Mısır vardır, yüzlerce şeker kamışlığı, av ister büyük olsun, ister küçük, hepsi de yaban eşeğinin karnında.

ez-Zemahşerî’nin Kitabu’l-mustaksâ fi’l-emsâl adlı eserinde geçen “Ateş olsun da utanç olmasın” / en-Nâr vela’l-‘Âr” sözünde utanılacak bir şeyi bütün risklere rağmen yapılmaması tavsiye edilir.

Gel, aslanların korkması hamlıktır; ateş olsun da utanç olmasın de, ölüm, adı kötüye çıkmaktan yeğdir.

Dilimizde karga pislikle geçindiğinden, “kılavuzu karga olanın burnu b..tan çıkmaz” diye bir atasözü olduğu gibi Arapça’da da “Bir topluluğun kılavuzu karga olursa onları ancak helak olma yoluna götürür” mealinde bir beyit, atasözü olarak kullanılmaktadır. Aynı anlamda bir değişik ifade ise “Rehberi karga olanın gideceği yer viranedir şeklindedir. İki yerde geçmektedir:

Bir akıl gerekir ki akıldan bezmiş olsun; şaşkın adamın kılavuzluğu doğru değil.

Bütün yolda kılavuz, karga olursa her adımda binlerce yıkık yer belirir.

Akla gelenler, kılavuzlardır; kılavuzun doğansa durağın, bil ki padişahın, o padişahlar padişahını elidir, koludur.

Yook, kılavuzun kargaysa gözü leştedir onun kılavuzu karga olanın yolu mezarlığa çıkar.

Arapça’da zamanın ne kadar kıymetli olduğunu anlatan “el-vaktu ke’s-seyf in lem tekta’u kata’ke / Vakit kılıç gibidir. Sen onu kesmezsen o seni keser.” sözünü Mevlâna şöyle kullanmıştır:

İşret, zevk, safa vesileleri düzeldi, gönlüm ne seçiyorsa oldu; fakat bil ki vakit, keskin bir kılıçtır, geçen günleri düşünme.

Aşkta canınla oyna, İsrailoğulları gibi Musa’ya “Sen ve Rabbin gidin, savaşın, biz burada oturacağız” deme.

Saman altında akan su, üstü samanla örtülü olduğu için görülmez. Gizli ve sinsi iş yapanlar, “saman altında su yürütür” diye anlatılır.

Saman altındaki su gibi yavaşça gelirim de dağı, ansızın bir saman çöpü gibi kaparım gider.

Oluktan katre katre damlarım ama tufan gibi yüzlerce sarayı yıkar giderim.

Sarayda ne oluyor? Sabırsızlığımdan kıyameti beklemem; göğü bile yararım, giderim.

Niceye bir dünyaya seyre dalacağım? Ne vakte dek saman altından su yürüteceğim?

O, saman altına gizlenmiş, uyumuş bir sudur; küstahça ayak atma, yoksa gitti demektir başın.

İnsan ne yaparsa onun karşılığını bulur, anlamındaki “Ne ekersen onu biçersin/Kemâ tezraʻ tehsudhu” atasözü, benzer şekliyle Türkçe’mizde de kullanılmaktadır. Mevlanâ, bu sözü birkaç yerde kullanmaktadır.

Yasemini küçük görme, yeşilliğe hor bakma

Çünkü Tanrı konuklarını hor görürsen doğru bir iş etmezsin.

Her yaprağı hal dilinden duy; diyorlar ki: Neyi ekersen onu biçersin.

“Gönülden gönüle yol var

Kardeş, gönülden gönüle bir pencere var derler;

sakın pencereyi delik, yarık bırakma,

hatta iğne yordamı kadar bile olsa ört o deliği.

Arapça’da “mâ lâ yudraku kulluhu lâ yutrak kulluhu / tamamı idrak edilmeyen (anlaşılmayan) şeyin tümü terkedilmez.” sözünü Mevlâna, bir doğa olayını anlatırken kullanıyor.

Biliniz ki tümü anlaşılmayan şeyin, tümü terk edilmez.

Fırtınada buluttan (yağan suyu) içemiyorsun diye, su içmeyi nasıl terk edebilirsin?

Sırrı ortaya dökemiyorsun, hiç değilse kabuğuyla anlayışları tazele.

Toplumda insanların yönetici olmak için yaptıkları kısır çekişmelere, yıpratıcı mücadeleye dikkat çekmek için “el-Mulku ‘akîmun / Saltanat kısırdır.” Arap atasözünü kullanır.

Bak ey soru soran çilekeş, bu kıyametle yüz dünya daha doğar.

O saygısız, Peygamber’in huzurunda soğuk dudağıyla konuşmayı sürdürdü.

Bir sofranın etrafına yüz yiyici sığar da baş olmak isteyen iki kişi dünyaya sığmaz.

Birisi, ötekinin yeryüzünde bulunmasını istemez. Padişah, (saltanatına) ortak olur diye babasını bile öldürür.

“Saltanat kısırdır.” sözünü duymuşsundur. Saltanat peşinde olan, korkusundan akrabalığı keser.

Kısır olduğu için, oğlu yoktur onun. Ateş gibi, kimseyle bağı olmaz. Kimi bulursa yakar, yıkar. Kimseyi bulamazsa kendi kendisini yer.

Arapçada “Cevabu’l-ahmak es-sukût.” şeklinde kullanılan “Ahmağa verilecek cevap susmaktır.” hikmetli sözünü, soru soran kişinin seviyesi düşükse ona cevap vermeye gerek yok anlamında kullanır:

Soru soran zikir ve dua sahibi değilse, sultanım,

bu durumda “aptala verilecek cevap susmaktan ibarettir”

Mevlâna “Kerem sahibi söz verince sözünde durur, sözünde durmazsa cefa etmiş olur.” anlamındaki Arap atasözünü şu dizelerde kullanır:

Vaatler var gerçektir, gönül alıcıdır; vaatler var, mecazidir, elem vericidir.

Kerem sahiplerinin vaatleri, yürüyüp giden bir hazinedir; ehil olmayanların vaatleriyse ruha eziyettir.

“Emin bildiğin kişiyi suçlama” anlamında kullanılan Arap atasözünü şöyle kullanır:

Eğer eminsem, göğe yer desem bile, emin olan suçlanmaz

Eğer kemal isem, kemali inkâr da neyin nesidir? Yok değilsem, bu zahmet ve eziyet nedir?

Arapçada “es-Sabru miftâhu’l-ferac / Sabır genişliğin anahtarıdır” sözünü şöyle kullanmıştır:

Eğer, büsbütün zora, dara düştüysen sabret. Sabır, genişliğin anahtarıdır.

“Dostluğumuzu cümle âlem biliyor.” anlamında “Kullu sırrın caveze el-isneyn şâʻa.” İki kişiyi aşan her sır yayılır anlamındaki Arap atasözünü kullanmıştır:

Filan gün sana filan malı almıştım. “İki kişiyi aşan her sır herkese malum olur.”

Bir kişiye sırrı söyledin mi, elveda (o sırra). İki kişiyi aşan her sır yayılır.