MEVLÂNA’NIN KADIN-ERKEK DEĞERLENDİRMESİ ve İNSANA BAKIŞI – Emine YENİTERZİ

MEVLÂNA’NIN KADIN-ERKEK DEĞERLENDİRMESİ ve İNSANA BAKIŞI

Prof. Dr. Emine YENİTERZİ

ÖZET

Mevlâna’nın kadın ve erkeğe bakış tarzı; bütün dinlerde ve toplumlarda asırlardır devam eden kadına dair tartışmalara çözüm getiren cinstendir. Rehber bir eser olan Mesnevî’de, örnek insan olmanın tarifini veren Mevlâna, cinsiyet ayrımı yapmaz, insan olma ölçüsüne değer verir. Bu konuda her iki cinsin de yaratılış, kulluk sorumluluğu, hak, görev ve akıbet bakımından eşit olduklarını açık dille ifade eden Kuran-ı Kerim’deki esaslara bağlıdır.

Mevlâna, kadın ve erkeği toplumun eşit birer parçası olarak görür. Hayatın devamı her iki cinsin beraberliğiyle mümkündür. Dolayısıyla erkeğe üstünlük tanıyan yaygın toplumsal kanaate katılmadan; fertlerin, ailenin ve toplumun mutluluk ve huzuru, ancak bu iki cinsin eşit şartlarda, sevgi bağıyla birlik ve dayanışma içinde olduğu zaman bulacağı görüşündedir. Bu yüzden sağlıklı bir aile için eşlerin birbirine denk olması gerekir. Diğer yandan, erkek kadından üstündür tarzında bir kıyas hatalıdır. Cinsiyet, bir üstünlük ölçüsü değildir. Bu şuura sahip olgun erkekler kadına değer verirken; tek meziyeti bedensel gücü olan cahiller kadını ezer. Mevlâna’nın, Mesnevî’de nefsi ve dünyayı kadına; aklı ve gökyüzünü de erkeğe benzetmesi ise kadınların olumsuz, erkeklerinse olumlu özelliklere sahip olmasına değil; asırlardır devam eden toplumsal rollere bağlıdır. Sonuçta Mevlâna’nın bu konudaki görüşleri; insana insanlık kazandıran akıl ve ruhun cinsiyetinin olmadığı ve insan olma şuurunun cinsiyete değil, şahsiyete bağlı olduğu tarzındadır.