RIZIK
Bir zahit, Mustafa’dan “Herkesin rızkı Tanrıdan gelir. Dilesen de, dilemesen de rızkın, senin aşkınla koşa koşa gelir, sana ulaşır” sözünü duymuştu. Denemek için sahralara düştü, bir dağın dibine vardı, yatıp uyudu. Bakalım diyordu, rızkım gelecek mi? Şunu bir göreyim de bu husustaki inancım kuvvetlensin.
Bir kervan, yolunu kaybetti. Süre süre o adamın bulunduğu yere kadar geldi. Kervan halkı onu uyumuş görünce, birisi bu adam neden böyle çölde yoldan ve şehirden uzak bir yerde çıplak bir halde yatıyor? Hiçbir kurttan, hiçbir düşmandan korkmuyor. ölü mü acaba, yoksa diri mi dedi.
Kervan halkı gelip onu yakaladılar. O ulu er, mahsustan hiçbir şey söylemedi. Ne vücudunu oynattı, ne başını. Ne de gözünü açtı.Bunun üzerine bu zavallı zayıf, açlıktan ölüm haline gelmiş dediler. Ekmek ve bir kap içinde yemek getirdiler. Boğazına dökmek istediler. Zahit, rızkın, insana çaresiz yetişip geleceği hakkındaki sözü iyice anlamak için inadına dişlerini sıktı. Kervan halkı acıdılar. Bu zavallı, tamamıyla bitmiş, açlıktan ölüm haline gelmiş dediler. Koşup bıçak getirdiler, ağzına dayayıp dişlerini zorla açtılar.
Ağzına çorba döktüler, ekmek parçaları tıktılar. Adam dedi ki: Gönül, susuyorsun ama sırrı biliyorsun da kendini naza çekiyorsun. Gönlü cevap verdi. Biliyorum ki canıma da rızık veren Tanrıdır, tenime de. Bunu da mahsustan yapıyorum. Bundan fazla sınama, deneme olur mu? Rızık, sabredenlere ne güzel yetişiyor bak.Mesnevi.V.2400-20
Rızık nedir?
Rızık dini bir terimdir. Dini bir terim olan rızık; İnsanların yaşamının devam etmesini sağlayan, insanlara fayda sağlayan, yenilebilen ve içilebilen Allah’ın herkese nasip ettiği kendisinden faydalanılan maddi ve manevi her şey rızık olarak adlandırılmaktadır. Arap dil bilimcileri rızık kelimesinin ata (ihsan), pay, şükür, yağmur ve yiyecek manasında kullanıldığını da tespit etmektedirler. Kalbin rızkı dini ilimdir. Namaz manevi bir rızıktır. İnsanların ve hayvanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli olduğu gibi, her insanın bedeninin ve ruhunun rızıkları da bellidir. Rızık hiç değişmez, azalıp çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Kimse kendi rızkını yemeden, bitirmeden ölmez. Rızık, maaşa, mala, çalışmaya bağlı değildir. Ama yine rızık için çalışmak dinimizin emridir
1- Kafirler: Rızkın yalnız çalışmaktan geldiğine inanırlar.
2- Müşrikler: Rızkın hem Allah’tan, hem de çalışmaktan geldiğini sanırlar.
3- Münafıklar: Rızkın Allah’tan geldiğini bilir; ama rızkı verir mi vermez mi endişe içindedir.
4- Fasıklar: Rızkın Allahü tealadan geldiğine inanır ama, çalışırken Allah’a asi olurlar.
5- Salih müminler: Rızkın Allah’tan geldiğine ve çalışmanın, sebebe yapışmak olduğuna inanır. Çalışırken, Allahü tealaya asi olmaz, haram işlemez.
Hikayedeki adam naz sahibiydi. Yaptığı şey bize önerilmiyor.
Abartılı bir anlatımla bize rızık konusunda fazlaca endişelenmemek gerektiği söyleniyor. Hem kendi hayatımıza hem de başkalarına bakıldığında, insanların bir şekilde boğazlarına lokma girdiğini ve yaşayıp gittiğini görmek zor değildir. Tartışılan şey neden birilerinin daha iyi diğerlerini daha kötü olduğu, yani adalet kavramıdır.
Bununla ilgili başka yazılarımızda söylenmesi gerekenler dile getirildi. Adalet yüksek bir ilim ve etraflıca farkındalıkla ve en önemlisi tam bilgiyle değerlendirilebilecek bir şeydi.
Bu hikayenin amacı endişelerimiz gidermek. Hayat amacımızla ilgili rızık konusunun bizi fazlaca yolumuzdan alıkoymasını engellemek.
İnanmak işimizi kolaylaştıracaktır emin olun.
Allah’tan rızık endişelerimizin bizi kendisinden uzak tutmamasını isteyelim. Ona olan güven ve tevekkülümüzü artırsın. Hep kendisiyle meşgul etsin. Başkalarına muhtaç etmeyecek rızıklar versin. Başkalarına verdiklerinden dolayı da hasedimizin üstüne toprak atsın. Adaletine razı kılsın bizi.
#Faik Özdengül