CEVZHA BİŞKETS Ü AN MAĞZ DAŞT
BA’D-I KÜŞTEN RUH-İ PÂK-İ NAĞZ DAŞT
Cevizler kırıldı. Ceviz kırılmadan önce içinde ilik vardı, kırıldıktan sonra ortaya latif ruh çıktı.
Cevizin en dışında yeşil kabuğu onun altında sert kabuğu onun altında da cevizin içi bulunur. Asıl olan cevizin yenilecek kısmı olan içidir. Ceviz içinde insan vücuduna faydalı maddeler, kendine mahsus tadı ayrıca dikkatimizi çekmelidir. Ki insan beynine en çok benzeyen meyve cevizdir. Beynin ihtiyacı olan gümüşle ilgili kimyasal maddenin doğal olarak sadece ceviz de bulunduğu söylenmektedir.
İnsanların tıpkı ceviz gibi içlerinin özellikleri yani ruhları ölümden sonra ortaya çıkacaktır. Cevizin kabuğu kırılmadan nasıl içine ulaşılamazsa insanın sahip olduğu manevi değerlere de öldükten sonra ulaşılabilir. Ölüm bir bakıma cevizin kabuğunun kırılmasıdır.
KÜŞTEN Ü MÜRDEN Kİ BER NAKŞ-İ TENEST
ÇÜN ENAR U SİB RA BİŞKESTENEST
Ölüm bedenin nakşında olur, nar kırmak elma kesmek gibi.
Makbul olan narın ve elmanın kabuğu değil içidir. Elmanın ve narın içine ulaşmak için kırmak ve kesmek gerekir. Ölüm insanın içine ulaşmak için gerekli olan bir şeydir. Ancak ölüm anında insanın içinin iyi mi kötü mü olduğu ortaya çıkacaktır.
REV BE MANA KUŞ EY SÛRETPEREST
ZANKİ MANA BER SER-İ SÛRET PEREST
Ey sûretperest! Git mânâya çalış, çünkü mânâ, baş üstündeki kına gibidir.
Bu dünyada ki varlıkların biçimlerine takılıp kalan, onların sırlarını, içlerindeki anlamları merak etmeyen kişi, sûretperesttir. Onlar hep kabukta kalır içe nüfuz edemezler. Oysa kabuk içi saklamaktan başka bir işe yaramaz. İçe, öze ulaşabilmek için kırılması gereken kabukta kalanlar o asıl olan içten, özden mahrum kalırlar. Kuşa göre kanat neyse varlığa göre anlam odur. Yükselebilmek için anlamlara yönelmek gerekir.
Ey sûretperest! Maddi âleme, varlığın şekline biçimine ne kadar çok takılırsan, onlara ne kadar çok ülfet eder, muhabbet gösterirsen o kadar çok alçalırsın. Süflileşirsin. Mânâlara ulaşabilmek için ne kadar çok çaba gösterirsen o kadar çok yücelir, arınırsın.
HEMNİŞİN-İ EHLİ MANA BAŞ TA
HEM ATA YABİYU HEM BAŞİ FETA
Mânâ ehlinin dizinin dibinde otur onlara muhabbet göster, böylece onlardan ihsanlar görürsün, adam olursun.
Varlığın maddi kısmını aşıp, anlamlara ulaşabilmenin yolu düzgün bir hayat yaşamaktır. Bunun çaresi ise mânâ ehli olan üstün insanlarla beraber olmaktır. Kalbini ve aklını diri tutmak, onları öldürecek durumlardan kaçınmakla mümkün olacaktır.
CÂN-İ Bİ MANA DERİN TEN Bİ HİLAF
HEST HEMÇÜN TİĞ-İ ÇÜ BİN DER ĞILAF
Teninde taşıdığın ruh; mânâsız ise, şüphesiz kınında tahtadan bir kılıç taşımaktasın.
Bir kılıcı kınında görürsek verdiğimiz değer kının içinde gerçek bir kılıç bulunduğunu zannetmektendir. Tıpkı bunun gibi insana gösterdiğimiz itibar da içinde değerli bir ruh taşıdığına hükmetmemizdendir. Karşımızdaki insanın içinde aklı, gönlü, ruhu, övülmüş ahlakı, değerli inancı saklı olduğunu zannettiğimizden itibar gösteririz. Kılıç kınından sıyrıldığında karşımıza demirden emek verilerek üretilmiş, işe yarar, güzel bir kılıç yerine tahtadan kılıç şeklinde yapılmış bir ağaç parçası görünce verdiğimiz değer biter. Bir ağaç parçasının itibar ve faydası olmayacaktır. İnsanın içindeki ruhu mânâsız ve gayretsiz ise önemsiz ve değersiz bir tahta kılıç hükmünde olacaktır.
TA ĞILAF ENDER BÜVED BÂKİYMETEST
ÇÜN BÜRUN ŞUD SUHTEN RA ALETEST
Tahtadan kılıçlar kınlarının içinde saklıyken kıymet verilir, kınından sıyrılmış tahta bir kılıcın değeri ne olur ki, sadece yakmaya yarayacak bir tahta parçası.
Sûretperestlerin kılıcın kını hükmündeki tenleri kırılınca değersiz bir tahta parçası oldukları ortaya çıkar. Hakikat ortaya çıkınca verilen itibar düşer. Artık o yakmaktan başka hiçbir işe yaramaz bir ağaç parçasıdır. Manevi feyizlerden nasipsizlerin hissesine düşecek olan cehennem ateşidir.
TİĞ-İ CÜ BİN RA MEBERDER KÂRZÂR
BİNGER EVVEL TA NEGERDED KÂR ZÂR
Savaşa gireceksin, tahtadan kılıçla gitme oraya, önceden durumuna bir bak sonra işin figan olmasın.
Bu beyitten şu üç ince noktayı anlamalısın;
Birincisi, Salih amelin, ilmin ve irfanın olmadan bir dünya savaşından binlerce kat fazla şiddeti olan ahiret âlemine gitme. Sonun hüsran olur.
İkincisi; dünya işlerinde de tedarikli olmak işin esasıdır. Tedarik ve hazırlık yapmadan hiçbir işe, hele savaş gibi zorlu bir işe kalkışma. Sebeplere sarılmadan başarıya ulaşamazsın.
Üçüncüsü; dirayet ve iktidarın yoksa, tasavvufun derinliklerine dalma, ince işlere girme, zira sonunda mağlup olur mayup (ayıplanmış) kalırsın.
GER BÜVED ÇÜ BİN BİREV DİGER TALEB
VER BÜVED ELMAS PİŞ A BA TAREB
Eğer kılıcın tahtadan ise yürü git işine bak, yok eğer elmas gibi keskin ve parlak bir kılıcın varsa beri gel, ilerle.
Üstün özelliklere sahip değilsen, tahtadan bir kılıç isen, aklın ve ruhun mânânın peşinde değilse, suretlere takılıp kalmış isen, ahlakın zayıf, bedenin güçsüz ise ümitsizliğe kapılma. Önce durumunu bil. Sonra o durumdan kurtulmak için çalış, çabala, gayret et. Sakın kendini yeterli görüp kibre düşme. Kılıcı keskinlerin arasına katıl. Onların sohbetlerinde bulun. Onlardan güzel ahlakın kokusunu duy. O koku senin de üzerine sinsin. Değiş. Dönüş. Kömürken elmas ol. Elmas gibi keskin ve parlak bir kılıç gibi ol.
Eğer kılıcın zaten elmas gibi keskin ve parlak ise, o zaman korkma, çekinme, tereddüde düşme, meydan senindir. Atıl ve ilerle. Ten kının kırıldığı zaman ortaya çıkan kılıcın sana zaferlerin haklı saadetini getirecektir.