Feridun Nâfiz Uzluk”un Notları
Yakup Şafak
Ünlü tıp tarihi mütehassıslarından Prof. Dr. F. Nâfiz UZLUK (1902-1974), meslekî çalışmalarının yanı sıra Türk kültürü ve tarihiyle, özellikle soyca bağlı bulunduğu Mevlânâ ve Mevlevîlikle de yakından ilgilenmiş, bu alanlarda gerek neşriyat yoluyla, gerekse diğer sosyal ve kültürel etkinlikler vasıtasıyla pek çok hizmetlerde bulunmuştur.
Faaliyetlerini şuurlu ve aktif bir şekilde ömür boyu sürdürmüş olan Uzluk, önemli bir kütüphane ve arşiv meydana getirmeye de muvaffak olmuş, bu vesileyle yurt içinde ve yurt dışında, gittiği her yöredeki değerli ilim ve kültür adamlarıyla tanışıp dostluklar kurmuş; onlarla muhâberatta bulunmuştur. Onun kıymetli kütüphanesi, 27.09.1974″teki vefatından sonra kardeşi Şahabeddin Bey tarafından -kendi arzusu doğrultusunda- Konya İl Halk Kütüphanesi”nde F. N. UZLUK için ayrılan ve Mevlânâ Dokümantasyon Merkezi diye de anılan bölüme konulmak üzere teslim edilmiştir.
Şahabeddin Bey”in de 04.07.1989 tarihinde vefatından sonra eşi Nimet Hanım, Şahabeddin Bey”den kalan bazı kitap, tablo, mektup vesâire ile elinde F. Nâfiz Bey”den kalan muhtelif belge, doküman, tablo, alet vesâireyi Prof. Dr. Haşim KARPUZ ve bazı arkadaşlarının takdire değer gayretleriyle 1993 yılında Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Merkezi (SÜSAM)”ne bağışlamış; daha sonra da bu merkeze ilgisi, maddî ve mânevî yardımları devam etmiştir.a
F. Nâfiz Bey”in bir özelliği, kâğıt ve kalemi candan bir dost, mahrem bir sırdaş edinmesidir. Bıraktığı her kitabın bir köşesinde hayatından ve düşüncelerinden kesitler vardır. Mevlânâ ve Mevlevîlik sahası kadar, yakın dönem kültür ve edebiyat tarihimize de ışık tutan bu değerli notlar, karşısındaki bir dostuna ya da öğrencisine bu bilgileri emânet edercesine kaleme alınmıştır.
Bu yazımızda onun, adı geçen arşivde 1527 no ile kayıtlı bulunan İbnülemin Mahmud Kemal İNAL”in Son Asır Türk Şairleri”nin (İst.,1930-1942) muhtelif yerlerine düştüğü notlardan bir kısmını yeni harflere çevirerek sunuyoruz.b Tasavvuf, edebiyat ve kültür tarihimiz açısından önemli, orijinal bilgiler ihtiva eden ve adı geçen esere katkı sağlayan bu notlardan, doğrudan veya dolaylı şekilde Mevlevîlikle yahut Mevlevî şahıslarla ilgili olanları, gerekli îzahlarla araştırmacıların ve ilgilenenlerin dikkatine sunuyoruz.c Bu notlar aynı zamanda bir tıp adamının, geniş kültürel birikimini ve Mevlevîlik dünyasındaki yerini göstermesi açısından da mühimdir.
N O T L A R
s.156: Aynî-i Mevlevî: Ayıntablı, şair, âlim bir zat olup Bâb-ı Âlî”de Fârisî muallimi idi; 1170-1254. Merkadi Galata Mevlevîhanesi”ndedir. Şairliği orta, ilmi şiirinden akvâdır. Se zebân yani Nazmü”l-cevâhir eseridir.d
s. 220: (Galata Mevlevîhânesi son şeyhi Ahmed Celâleddin Dede”nin [öl. 1946] şeceresi): Aşçıbaşı Mustafa Dede [1200″de öldü.] (Oğulları) 1.Hüseyin Dede [1210″da öldü.]; 2.Es-Seyyid İzzet Dede [1241″de öldü.] (İzzet Dede”nin Oğulları) 1.Hüsâmeddin Dede [1236″da doğmuş] (Oğlu) Mustafa Dâniş Dede (Oğlu) Burhâneddin Dede; 2.Azmî Hüseyin Dede [1233″te doğmuş] (Oğlu) Ahmed Celâleddin Dede [1270 (1853-1854)].
s. 220″nin eki: “Mevcut Mevlevîlerin demeyeyim, Mevlânâ sevenlerin kıdem ve irfan itibarıyla en büyüğü bulunan Galata Mevlevîhânesi”nin son şeyhi Ahmed Celâleddin Dede Hakk”a yürüdü. Onun intikâliyle Remzi Efendi merhumun bıraktığı boşluk, bir kat daha derinleşti ve genişledi. Celâleddin Efendi için şu tarihi yazdım:
Şeyh-i şüyûh-ı asr iken gitti makâm-ı vuslata
Fazl u kemâli müttefak şeyh-i Celâl-i Mevlevî
Geldi ricâl-i erbaîn yazmaya irtihâlini
Rehber-i şâhrâh-ı Hak şeyh-i Celâl-i Mevlevî
1365(1946)
Bakalım bizim için bir tarih yazan bulunacak mı?”
Tâhirü”l-Mevlevî Bey”in 29.10.1946 tarihli bana yazdığı mektuptan:
Âsitân-i Mevlevî”den âsumân-i izzete
Etti pervaz mürşid-i âgâh-dil-i hak-bîn Dede
Levh-i dilden çıktı târih noktaya bastı kadem
Açtı tennur şeyhimiz Ahmed Celâleddîn Dede
s. 291: (Sütlüce Dergâhı şeyhi, Mevlevî halîfesi ve Mesnevîhan Elif Efendi, öl.1927): (Çocukları): Zâhir Efendi, Sâdi, Muhtar, Belîğa Hanım [İsmet Bey”le evlenmiştir; Bâise, Rahşan çocuklarıdır.], Kerîme [Zevci Nuri Bey, kızı Nevvar Hanım”dır.], Elife dahî Elif Efendi”nin kızıdır; refîkası Hâlide Hanım.
s. 391: (Tırnovalı İsmail Fennî Bey, öl.1946): 26 Safer 1365/30.1.1946 Çarşamba günü İstanbul”da vefat eylemiştir. (…) Göz hekimi Prof. Ziya GÜN dahi Tırnovalıdır. Hâfız Vehbî-i Mevlevîe, Dr. Süheyl Bey”in pederi, Dr. Nâfiz Paşa, Eczacı Edhem Bey dahî Tırnovalıdır.
s. 401: (Ömer Ferid KAM, öl.1944): Bu asil ruhlu ve pek şefkatli büyük üstat, 28 Cemâziye”l-evvel 1363/21 Mayıs 1944″e rastlayan Pazartesi, Ankara”da ölmüştür. Ertesi Salı günü Asrî Mezarlık”a gömülmüştür. İki oğlu [Ahmed Muhtar KAM, Rûşen KAM]; üç kızı vardır. Fakirin mânevî babamdı. Rahmetullâhi aleyh. Ankara, Mezarlık, Ada: 128
Ne tâlib-i dünyâ ve ne de ukbâyım
Sultân-ı felek-pâye-i istiğnâyım
Olsa yeridir dîde-i hûra sürme
Hâk-i kadem-i Hazret-i Mevlânâ”yım
(Ferid KAM)f
s. 509: (Niğdeli Hakkı EROĞLU, öl. 1955): Bu zât, şimdi sağ olup Sâdî”nin Gülistân”ını «Gülsuyu» adıyla tercüme (edip) bastırmıştır;g Niğde Halkevi hesabına satılmaktadır. Bostân”ı dahi nazmen tercüme eylemiştir. Sultan Veled Hazretleri”nin Rebâb-nâme”sini ücreti tarafımdan verilmek üzere tercüme eyledi; yanımdadır. İntihâ-nâme”sini dahî tercüme ettirmek istiyorum. Çalışkan, şiiri okunur (bir) şairdir. 6 Ramazan 1364/15 Ağustos 1945.
[İntihâ-nâme”nin dahî -ücreti tarafımdan 600 lira olarak ödenmiş ve- tercümesini bitirmiştir.h Tanrı uzun ömür versin diye dua ediyorum. Şimdi de Tabakâtü”l-etıbbâ”yı tercüme ettiriyorum.]
s. 612″nin eki: (Mevlânâ Dergâhı postnişinlerinden Mehmed Said Hemdem Çelebi, öl.1858): Hemdem Saîd Çelebi”ye Ser-tarîk Emir Hasan Dede bin Hüseyin Dede Receb sonu 1234 (1819) tarihiyle hilâfet-i Mevleviyye vermiştir ki 12 yaşındaki Çelebi”ye ihsan olunan işbu hilâfetnâme, hakîrin temellükündedir.
1235 senesinde İstanbul”a bir vazife ile giden Emir Hasan Dede orada ölmüş, Beşiktaş Mevlevîhânesi”nde meşâyıh-ı Mevleviyye türbesinde gömülmüştür. Sonra Çırağan Sarayı yapılırken bu türbe muhafaza olmuştur.
Hemdem Çelebi:
Sevdiğim dîvân-ı izzet hemdemim Mollâ-yı Rûm
İçtiğimdir câm-ı vahdet dolduran kimdir demem
Hoca Neş”et Efendi”nin:
Sad hezârânı gelir gülşen-i nazmın ammâ
Neş”egâh-ı sühana bir dahi Neş”et gelmez
Hemdem Çelebi merhûmun:
Nice aktâb u nice ârif-i billâh gelir
Dergeh-i Pîr”e velî ben gibi Hemdem gelmez
beyti daha ârifâne, daha âşıkânedir.
s. 614: Hemdem Çelebi”nin mühründe şu yazılıdır:
Bâ meşîhat şod Muhammed ibn-i Mevlânâ saîdi
Gelibolu şeyhi Hüsâmeddin Efendi:
Kudsiyân rıhletine dedi mücevher târîh
Ola hemdem Çelebi Hazret-i Mevlânâ”ya [1275]
s. 734: (Keçecizâde İzzet Molla, öl.1829)j: Şâhidü”l-müverrihîn isimli ve bir nüshası Ankara Maarif Bakanlığı Kütüphanesi”nde 328 numarada mevcut olan Es”ad Efendi”nin eserinde 9 Safer 1245″te öldüğü yazılıdır; 8 Ağustos 1829″da ölmüştür. Mevt-i müfâcât ile öldüğü yazılıdır.
s. 878: (Mevlevî şaire Leylâ Hanım, öl. 1848): Letâfet-i tab”ı cihetiyle İzzet Molla”ya karîb bir şairedir. Gayet az ve parlak olan eş”âr-ı âşıkânesinden, şairenin vicdanında bir sûziş bulunduğu hissedilir.
Pür-âteşim açtırma benim ağzımı zinhâr
Zâlim beni söyletme derûnumda neler var
s. 1243: (Ahmed Niyazi Efendi, öl. 1900): Bu zât, bendegân-ı Hazret-i Mevlânâ”dan olup Şâhidî Dede”nin Gülşen-i tevhîd”ini tab ettirmiştir. Şahsına ait bulak basması 7 cilt Mesnevî-i Şerîf, hakîrin kütüphânemde mahfuzdur. Bir de Ahmed Gazi diye sivil fotoğrafisi vardır. Şifâî el-Mevlevî.k
s. 1427: (Üsküdar Mevlevîhânesi son şeyhi Ahmed Remzi AKYÜREK, öl.1944)l: Veled Çelebi”nin tamamlanmamış mersiyesi:
Mesnevî-hân Hazret-i eş-Şeyh Remzî göçtü âh
Evliyâullâh-i zî-şân bezmini kıldı penâh
Üç lisânda âlim ü ârif idi şâir idi
Şübhesiz insân-ı kâmil vasfıdır bî-iştibâh
Mevlevîler belki hep İslâm anı gayb eyledi
Bezm-i rûhânîsine aldı o zâtı Pîr-i râh
Ârif ü sâlih idi bir tertemiz dervîş idi
Eyleriz gıbta ana her vechile bî-iştibâh
s. 1430:
1) 29 Muharrem 1320″de Mürîdzâde Azmî efendi”den icâzetnâme aldı.
2) 3 Safer 1320″de Abdülvâhid Çelebi tarafından mesnevîhanlık icâzeti aldı.
3) 26 Receb 1327″de Kütahya şeyh vekili oldu.
4) 23 Rebîü”s-sânî 1328″de Kastamonu Mevlevîhânesi postnişîni oldu; Abdülhalim Çelebi meşîhatnâmesiyle.
5) 18 Şaban 1328″de Kastamonu Mevlevîhânesi postnişînliği Veled Çelebi tarafından tecdîd oldu.
6) 23 Muharrem 1332″de Halep Âsitânesi postnişîni oldu; Veled Çelebi meşîhatnâmesiyle.
7) 18 Rebîü”l-âhir 1333″te Veled Çelebi Efendi”den hilâfetnâme aldı. 1337″de Üsküdar Mevlevîhânesi şeyhi oldu. 1344″te «İlgâ-yı tarâik» gamlı tarihinde Mevlevîhâne kapandı. 21 Zilkâde 1363/7 Teşrîn-i sânî 1944 tarihinde Pazartesi akşamı Kayseri”de irtihâl-i huld-i bekâ eyledi. Seyyid Burhâneddin Muhakkık-ı Tirmizî türbesi civarında pederi yanına defnedildi. Cenazesi pek kalabalık idi. Rahmetullâhi rahmeten vâsiaten. Amcazâdesi Kuddûsi AKYÜREK”in mektubundan öğrendim; yani ölüm gününü.
s. 1549: (Kalkandelenli Sabri Bey, öl. 1943): 18 Nisan 1943/10 Rebîü”l-âhir 1362″de vefat eylediğini gazetelerde gördüm. Şeyh Remzi Efendi Hazretleri:
Remzi-yi sâbir desin târîhini
Gitdi Sabrî haşrola Eyyûb ile [1361+1=1362]m
buyurmuştur. Dîvânlar hakkında fiş yaptığını Remzi Efendi Hazretleri söyledi.
s. 1576: (Sadettin Nüzhet ERGUN, öl.1946): Gazetelerde Validebağı Prevantoryumu”nda öldüğünü okudum, çok acıdım. Tanrı rahmet etsin. Pek çalışkan, vatana faydalı bir insandı. 26.06.46/24 Cemâziye”l-evvel 1365 Cuma.n
s. 1676: (Sâmih Rıfat, öl. 1932): Veled Çelebi”nin söylediği bir kıt”a:
Duydum Antalya”ya gelmiş Çelebi
Onu gurbette süründürmeyiniz
Ana yurdundan edip âvâre
Mevlevîdir diye döndürmeyiniz
Zamanın gidişini büyük hassaslıkla kollayan Hazret-i Çelebi, Şûrâ-yı Devlet âzâlığından ve Padişah”tan Rodos”ta dinleneceğini ricasıyla ve müsaade alarak Antalya”ya gelmiş; hürriyetin yeni Kâbe”si Ankara”ya kavuşmak istemişti. Refîî Cevad”ın yayınladığı Pehlivan Kadri”nin Alemdar Gazetesi”nde makale yazdığını ileri süren Ankara Emniyeti, Çelebi”yi içeri sokmamıştı. İbn-i Rıfat Sâmih”in kıt”ası bu münasebetle yazılmıştır.o
s. 1857-1860: (Tâhir OLGUN, Tâhiru”l-Mevlevî, öl. 1951): Ölümü 15 Ramazan 1370/ 20.6.1951 Çarşamba.
Düşdü dâl ikrârıma târîh-i cevher Tâhirâ
Matbah-ı Monlâ”da oldum çille-keş dervîş benp
(Yenikapı Mevlevîhânesi son şeyhi Abdülbâkî Dede”nin oğlu Resûhî BAYKARA”nın tarihi):
Mevlevî bendesi Tâhir Dede bu
Bezm-i cânandan alınca bir bû
Lâ ilâhe dedi sermest-i cemâl
Oldu en son nefesi illâ hû
Âh u eyvâh ile yazdım târîh
Mesnevîhan Dede göçdü yâ hû
[1370]
s. 1982: (Veled Çelebi, İzbudak, öl.1953): Bu muhterem ve mübârek zât, 4 Mayıs 1953 ve 20 Şaban 1372 Pazartesi”yi Salı”ya bağlayan gece, ihtiyarlıktan dolayı 85 yaşında olduğu hâlde Ankara”da Yenişehir Olgunlar Sokağı”nda 6 numaralı apartmandaki dairesinde Hakk”ın rahmetine kavuşmuştur. Rahmetullahi aleyh. Ankara”nın Asrî Mezarlığı”na hazin bir ihtifâl ile defnedildi. Cenazesinde Reîs-i Cumhûr Baş Yâveri, eski Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ ve edip (ve) şairler hazır bulundu. Makâm-ı muallâ-yı Mevlânâ”ya tayini: 26 Cumâde”l-âhir 1328/25 Haziran 1910, Makâm-ı muallâ-yı Mevlânâ”dan infisâli: 3 Ramazan 1337/2 Haziran 1919. Asrî Mezarlık”ın aile kabristan(lığı) kısmında 62 ada, parsel 70″te yatmaktadır.
a Gerek Uzluk ailesi, gerekse adı geçen Merkez ve Arşiv hakkında bkz. X. Milli Mevlâna Kongresi Tebliğler II (Prof. Dr. Feridun Nâfiz UZLUK Armağanı), Konya, 2003.
b Uzluk”un İbnülemin”le ilişkileri konusunda bkz. Alim GÜR, “İ. M. Kemâl İNAL”in F. Nafiz UZLUK”a Yazdığı Bazı Mektuplar”, Selçuk Üni. SBE Dergisi, S. VII, s. 111-135.
c Notların yer aldığı sayfalar, paragraf başlarında gösterilmiştir. Köşeli parantez içindeki bilgiler yazara, normal parantez içindekiler bize aittir.
d Son Asır Türk Şairleri”nde bu madde yoktur. Aynî hakkındaki bilgiler F. Nâfiz Bey”in ilavesidir. Şair hakkında bkz. Nâil TUMAN, Tuhfe-i Nâilî, tsz, s.719, no 3048: Seyyid Hasan Aynî Efendi.
e Ünlü tıp tarihçimiz Süheyl ÜNVER Bey, Osmanlı İmparatorluğu Mevlevîhâneleri ve Son Şeyhleri adlı kitapçığında (s. 9) Hâfız Vehbi Dede hakkında “(Üsküdar Mevlevîhânesi”nin) son Aşçı Dedesi de pederimin aziz arkadaşlarından Vehbi Dede merhumdur.” demektedir. Süheyl Bey”in pederi, Posta ve Telgraf Nezâreti İstanbul Muhâberât-ı Umûmiye Müdürü Tırnovalı Mustafa Enver Bey”dir. Bkz. Aykut KAZANCIGİL, “Türkiye”de Tıp Tarihi”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, C.II, S.IV, s.221 (İst., 2004) Kastedilen kişi, Üsküdar Mevlevîhânesi türbedarı ve imamı Tırnovalı Hafız Vehbi Dede”dir. 1919-1925 yıllarında Üsküdar Mevlevîhânesi”nde Ahmed Remzi Efendi”nin şeyhliğinde görev yapmış, tekkeler kapandıktan sonra 1934 yılındaki vefatına kadar Mevlevîhâne”deki hücresinde ikamet etmiştir. Bkz. Şahabettin UZLUK, Notlar, SÜSAM, Uzluk Arşivi, BY1, s.92-93. Ahmed Remzi Dede”nin onun vefatı üzerine söylediği tarih manzûmesi için bkz.. Ahmet Remzi AKYÜREK ve Şiirleri, nşr. Hasibe MAZIOĞLU, Ankara, 1987, s. 266.
f Ferid KAM”ın Mevlânâ ile ilgili diğer bazı şiirleri için bkz. M. Nazmi ÖZALP, Ömer Ferid KAM, İstanbul, 2000, s. 35, 197, 201, 210, 211, 216.
g İlk baskısı 1944 yılında yapılmış olan bu tercüme, 1996 senesinde Azmi BİLGİN ve Mustafa ÇİÇEKLER tarafından Gülistan Tercümesi – Gül Suyu adıyla yeniden hazırlanıp Risale Yayınevi (İst.) tarafından neşredilmiştir.
h Sultan Veled”in Rebâb-nâme ve İntihâ-nâme adlı manzûm eserlerinin Hakkı EROĞLU tarafından yapılmış olan tercümeleri, mütercim hattıyla eski harfli olarak, SÜSAM Uzluk Arşivi”nde bulunmaktadır.
i Mânâsı: “Mevlânâ oğlu Muhammed (Mehmed), şeyhlik makamıyla şereflendi.”
j Keçecizâde İzzet Molla”nın Mevlevîlikle ilişkisi hususunda bkz. Türk Dili ve Ed. Ans., V, 47 (İst. 1982).
k F. Nâfiz Bey”in mahlâsı (Hekim) Şifâî (el-Mevlevî)”dir.
l Hüseyin Vassaf (öl. 1929) tarafından yazılmış olup Ahmed Remzi Dede”nin biyografisini ihtiva eden Remzî-nâme adlı eser tarafımızdan neşre hazırlanmıştır.
m Bu beytin içinde yer aldığı tarih manzûmesi şairin, Ahmet Remzi AKYÜREK ve Şiirleri (Ankara, 1987) adıyla neşredilen dîvânında yoktur.
n Son dönem edebiyat tarihimizin önemli sîmâlarından Sadettin Nüzhet Bey”in Mevlevîlerin önde gelen isimleriyle yakın ilişkisi vardı. F. Nâfiz Bey”le görüşmeleri ve mektuplaşmaları olmuştur.
o Ayrıca bkz. Veled Çelebi İZBUDAK, Hâtıralarım, İstanbul, 1946, s.71-72.
p Tâhirü”l-Mevlevî”nin, 1313 Şaban”ında (Ocak 1896) Yenikapı Mevlevî-hânesi”nde çileye soyunduğunda kendisi tarafından söylenmiştir. Bkz. A. Atilla ŞENTÜRK, Tâhirü”l-Mevlevî Hayatı ve Eserleri, İstanbul, 1991, s. 14.